Dergilerde hakkında yazılanları okuyor, o yazılardaki kendi tasviri üzerine düşünüyor, düşünüyor; sonunda kendi kimliğiyle o yazılanları bağdaştıramaz hale geliyordu. Hayatını yaşayan, heyecanlar duyan, aşkı tadandı o; kalenderdi, hayatın hafifliklerini tebessümle karşılayandı; gemilerin üst güvertesinde görev yapan, ayak basılmamış topraklarda dolaşan, kavgayla geçen eski günlerde çetesini yönetendi. Halk kütüphanesindeki binlerce kitabı ilk gördüğünde ağzı açık kalan ama sonrasında kitapların içinde yolunu bulmayı öğrenip onların efendisi olandı; geceleri yağ yakarak çalışan, mahmuzunu ayarlayıp yatan ve kitaplarını kendi başına yazandı. Kesin olan bir şey vardı: Bütün sürünün doyurmaya kararlı olduğu devasa iştah ona ait değildi.