Ölü Zaman Gezginleri öykülerden oluşuyor. Bazı öykülerde zaman, mekân, gerçeklik belirsiz, olayların akışında kopukluklar var. Av, Sümbüller Sen Kokar iç içe geçen öykülerden oluşmuş. Anlatımı zenginleştiren şiirsel bir dil, uzun cümleler ve imgeler ön plânda ve Toptaş kitaplarının en önemli unsuru.
Yazarın aşağıdaki açıklamasını okuduğumda bu cümlelerdeki anlam, duygu derinliğinin kolay oluşmadığını öğrendim.
“Ben çok çalışıp az üreten biriyim. O cümlelerin gerisinde, geceler boyu süren hummalı bir çalışma var. Hatta deyim yerindeyse, hastalık derecesine varan bir çalışma. Her roman büyük bir cümledir diye bakıyorum ben. Bu bakışla, o büyük cümleyi oluşturan öteki cümleler arasında organik bir bağ kurulmasını gerektiriyor. Bunun ve başka şeylerin de ötesinde, benim için, cümlelerin yazım kurallarına uygun olması da yetmiyor. Onlardaki ses düzenine, söz gelimi bu cümleyi oluşturan kelimelerden kaçının açık, kaçının kapalı heceyle bittiğine ve bunların nasıl yan yana geldiğine de bakıyorum.”
Onun titizlikle büyük uğraşılar sonucunda ürettiği yazıları okumak son derece keyifli. Pek anlaşılır değil bazen ama onun dünyasında kaybolup var olmaya çalışmak, cümlelerindeki anlamları imgelerin zenginliğiyle keşfetmek –özlemi, yalnızlığı, çaresizliği, sevgiyi- heyecan verici. Kitaptaki ilk öykü olan Balkon’u diğerlerinden biraz daha fazla beğendim.
Yabu öyküsü Hasan Ali Toptaş askerliğini yaptığı Suriye sınırına yakın bir kasabada geçer. Kendi yaşamından izler taşıyan bu öyküde, eşi çöpten topladığı yiyeceği yiyerek zehirlenen yaşlı adamın sınırda kızı ve torunlarıyla bayramlaşmasını anlatıyor. Parasızlığın yol açtığı acılar hayatın içinden. Karakterlerin içinde bulunduğu ruh halini okura çok iyi yansıttığını düşünüyorum. Bu konuda oldukça başarılı.
“… Aslında ben Bir Gülüşün Kimliği ve Yoklar Fısıltısını yayınladıktan sonra, yazmaktan bile vazgeçmiştim. Böyle bir karar almıştım daha doğrusu, kendi kitaplarımı ömür boyu kendim mi yayımlayacağım, hiç tepki verilmediğine göre demek ki iyi şeyler yazmıyorum demiş ve edebiyatla ilişkimi sadece okur olarak sürdürmeyi düşünmüştüm. Ne var ki pek uygulayamadım bu kararı. … ” (Varlık 2010 74)
“İyi ki bu kararı uygulayamamış Hasan Ali Toptaş”dedirten; hayal gücümüzü ve anlamlarımızı çoğaltan benzersiz kitaplarını yazmış. Hızla bir solukta değil de soluklanarak, yavaş yavaş özümseyerek, keşfederek okunmalı.
Parmaklarım sigaraya yaklaşırken, şair bir dostumun bir dizesi geçti içimden: “bir kent terkedilirken sigara içilir sayın yolcular” s.72
Çift Çizgi öyküsünde yer alan dizenin bulunduğu şiirin tamamı:
Terkederken
dört mayıs bin dokuz yüz seksen dört
ört bakalım gözlerini gençliğim
yolculuğundayım yüreğimdeki insan artıklarının
on dördüncü koltukta bir dünya
on dördüncü koltukta birden kaybolan
sarışın korkunç güzel bir çocuğun eşsiz bakışı
sarışın korkunç güzel bir dünyanın ürkekliğiydi
bir şehir terkedilirken
genellikle sigara içilir sayın yolcular
köprülere, yolda duran öylesine bir insana
kuduz bir kunduz gibi köpüren zamana bakılır
çünkü zamanı tersine çevirmek zamanıdır
bu yüzden
bir galata köprüsü terkedilirken
öncelikle ayran içmelisiniz sayın yolcular
avucunuzun içindeki atardamar
ve yüreğinizin kıvrımındaki ayrılık
son kez yoklanır
bir ölü terkedilirken
genellikle sigara içilir sayın yolcular
gözlere, kıpırdanışına tenin
ve kör olmak zamanıdır koparılan tırnaklara
ölülerin bir deniz dalgasındaki çırpınışlarına
çünkü dirilen bir şehir
eksilen bir köprü gibidir
bu yüzden
bir ölü terkedilirken
ya şehir ya ölüm terkedilmelidir.
Halim Yazıcı