Gönderi

224 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Yirmi yıldır hayalini kurduğum Hakkâri Cilo, Sat dağlarına tırmanmak için az da olsa nihayet bir fırsat doğmuştu ve ben Hakkâri’de, Sümbül Dağı ise, tüm heybetiyle tam karşımdaydı. Fakat gece pusu da bir asker, bir başka askeri “terörist” zannederek vurunca, dağlara gitmek için resmi makamlardan bir türlü izin çıkmıyordu. Üstelik programımız çok dolu olduğundan, dağ dönüşü gece çadırda tepe lambası ile uyuyana kadar okumak üzere yanıma sadece bir kitap almıştım ve o da ilk gün bitmişti. Kaldığım misafirhanede kitap araştırdığımı duyan bir genç, nişanlısına aldığı “Sokak Kedisi Bob” kitabını bana verince adeta başımdan kaynar sular döküldü. Zira insanların kendi egolarını tatmin ve yalnızlıklarını gidermek için hiçbir canlıyı evlerine hapsetme, onlara tasma, zincir vurma vs hakları olmadığı fikrine sahiptim. “Şimdi bir densiz, sokaktan aldığı bir kediyi evine hapsedip, sanki bir iyilik yapmış gibi, bunu da ukala ukala kitabında anlatacak, ben de hiç kitap kalmamış gibi bu “püsü*” hikâyesini okuyacaktım!” Hiç olur muydu? Fakat hiç olmazsa kitabın ne kadar berbat olduğunu anlayacak kadar bari okumaya karar vererek kitabı gönülsüzce aldım ve hayatımda ilk defa, elimden hiç bırakmadan, birkaç saat içinde bir kitabı okuyup bitirdim. Kitap, ön yargılarımın tam aksine, benim de yıllardır savunduğum “bütün canlı ve bitkilerin insansız da var olabileceğini ama insanın onlarsız yaşamaktan aciz olduğu” tezini doyumsuz bir şekilde anlatıyor, anlatmakla da kalmıyor, hasta, uyuz bir kedi, en zor zamanında bile uyuşturucu müptelası bir gencin hayatını kurtarıyordu. (Püsü* Bizim köyde, kedinin adı.)
Sokak Kedisi Bob
Sokak Kedisi BobJames Bowen · Yabancı Yayınevi · 20131,237 okunma
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.