Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

528 syf.
10/10 puan verdi
·
31 günde okudu
SPOILER SPOILER Kitap içeriği hakkında bilgi içerir. Allah’ın indirdiği bir kitapta, kutsal bir kitabın incelemesinde “spoiler” da olur mu diyeceksin biliyorum, ama olur. Nasıl mı olur? Bakalım nasıl olurmuş. Okumadın ki sen bu kitabı, hem de hiç okumadın, onun için çok güzel olur “spoiler”, hatta en rahatsız edeninden. Sana sorsalar en başta Kur’an’dan hesaba çekileceğim dersin ama buna rağmen yine de okumazsın. Okusan da anlamadan Arapça olarak okursun veya ezberden okuyup boğazından farklı farklı tonlamalar çıkartarak, nağme vere vere okursun, anlamak istemezsin içindekini. Ne gerek var ki anlamaya değil mi, Allah anlasın ya yeter sonuçta(!) Hâlbuki böyle yaparak Allah’ın dediğinin aynısını geri olarak söylediğini de düşünmezsin. Din adına bir şeyler yapmak istediğinde de sana biri gelip Kur’an’dan ayet ile cevap verirse de umursamazsın o ayeti, aynı Hicr Suresi 91. ayetteki gibi; çünkü inandığın, büyüklerinden gördüklerin doğrudur senin için. Bu ayetleri anlayamayacağını ileri sürersin, dua ayetler yeterlidir çünkü senin için. Arapça okumak tabii ki önemlidir Kur’an’ı ama senin anlaman gerektiği kadar önemli değildir. Bak mesela sana bir örnek vereyim: Senin bir yakının sana mesaj/mektup gönderse hemen açıp okumak istersin haklı olarak. Açtın ve baktın ki bu mesaj farklı bir dilde, hadi olsun Arapça bu mesaj/mektup. Hemen Arapça bilen birine gider ve sana diline çevirmesini istersin. Haklısın, seviyorsun çünkü onu ve sana çok yakın ve öğrenmek anlamak istersin, ama en çok sevdiğim dediğin Allah’ın mesajını anlamak için uğraşamazsın, bırak yakınlığı boş ver şimdi, sana Kaf Suresi 16. ayette yazdığı gibi şah damarından daha yakın olan Allah’ın mesajını anlamak dahi istemezsin. Tamam o zaman anlaştık seninle, okumak istiyorsun Kur’an’ı ama bu sefer de Türkçe okumak istediğin için etrafındakilerden tepki alıyorsun. Ne diyorlar mesela sana “Kur’an Arapça indirildi ve Arapça okunmalı” mı diyorlar? Bunu derler tabii başka ne diyebilirler ki! O zaman gel onlara Kur’an’dan “spoiler” verelim, Allah’ın İbrahim Suresi’nde “Onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin dili ile gönderdik” diye buyurduğu 4. ayetiyle cevap verelim. Yetmedi mi bu cevap onlara, o zaman Fussilet Suresi 3. ayetten “Bilen bir toplum için ayetleri açıklanmış, Arapça okunan bir kitaptır.” dan cevap verelim. Verdik birçok “spoiler”ı, az da olsa sustular; ama bu sefer sen Kur’an’ı anlayamazsın diyecekler, anlamak için farklı şekilde bilgilerin olması lazım diyecekler. Durdun birkaç saniye, düşünüyorsun “Allah Allah” deyip içinden, şaşkınlığını belli ediyorsun, “Allah bizlere, yarattığı kullarına anlayamayacakları bir kitap mı gönderdi” diye devam ediyorsun düşünmeye. Zumer Suresi 3. ayette “Dikkat ediniz saf din Allah’a aittir” diye yazmasına rağmen bu nasıl olur diye düşünüyorsun, hatta “Allah kendi kitabı için beni başka kaynaklara mı yönlendiriyor diye de” düşünüyorsun, ama boş verelim biz bunları, bunlar kendi düşüncelerimiz bizim. Bakalım Kur’an’da Allah bu durum için neler diyor. Birkaç “spoiler” daha verelim ama bu sefer de fazla verelim biraz. Örneğin: Kamer Suresi 17, Hud Suresi 1, Yusuf Suresi 1, Kehf Suresi 1, Nur Suresi 1, Şuara Suresi 2, Neml Suresi 1-2, Kasas Suresi 2. Sanırım bu kadar “spoiler” yeterlidir onlara. Acaba fark ettiler mi genel olarak hep surelerin başlangıcından örnekler verdik. Başladın okumaya ama Muzzemmil Suresi 4. ayette de yazdığı gibi ağır ağır okuyorsun, yani anlamaya çalışarak, tabir-i caizse çember yöntemi ile okuyup ayetlerin açıklamasını farklı ayetlerden alıyorsun. Bu kısımlarda işte dikkatini bir şeyler çekiyor. İçinde borçtan kurtulma duasının olmadığını görüyorsun, ne sevdiğinle evlenme duası ne de zengin olma duasının da olmadığını görüyorsun. Doğru yolu bulma haricinde ve Allah’ı anma haricinde bakıyorsun dualar da yok içinde. Burada araya girip sana bir şey anlatmak istiyorum. Yakınımda bir karı-koca vardı, çok da değerli insanlardı. Bunlar her Ramazan ayında Kur’an’ı Arapça okuyarak bitirirlermiş. Sonra kafalarına esmiş ve demişler ki hadi bu sefer de Türkçe okuyalım demişler ve başlamışlar okumaya. Birkaç sayfa okuduktan sonra kadın kocasına demiş ki “Ne olur beni durdur imanım bozuluyor.” Çünkü din diye gördüğü, uyguladığı hiçbir şeyin Kur’an’da olmadığını hatta çoğularının da aksinin olduğunu görmüş, ya korkuyor gerçekten böyle diyor ya da sağlam bir ironi yapıyor. Evet, okuyorsun ve içinde dualar olmadığını görüyorsun, bazı tarihi olaylardan bahsettiğini okuyorsun. Kadınların din adamların söylediği gibi geri planda kalmadığını görüyorsun, erkeklerin ise kadınlardan fiziksel gücün haricinde bir üstünlükleri olmadığını da görüyorsun. Kadın mesela dışarıda veya yabancı erkeklerin yanında gülemez derler ama Hud Suresi 71. ayette İbrahim Peygamber’in hanımın başka erkeklerin yanında güldüğünü görüyorsun ama gülmeye en ufak bir eleştiri olmayıp aksine müjde aldığını da okuyorsun. Yasak meyve konusunda ise hep Havva’yı suçlarlar diye biliyordun ama bir bakıyorsun Taha Suresi 115. ayette Allah değil Havva’ya tabir-i caizse Adem’e yükleniyor. Merakın gittikçe daha çok artıyor, mesela Hz. Muhammed’i insan üstü bir peygamber olarak tanırken artık insan üstü değil üstün “insan” olarak tanıyorsun. Hadis kitaplarında bile geçmeyen “levlake” hadisi var ya hani “sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım” diye işte buna zıt bir peygamber okuyorsun. Bakıyorsun Tekvir Suresi 22. ayete Allah Hz. Muhammed için “arkadaşınız” diyor, sonra bakıyorsun Furkan Suresi 7. ayette Peygamber’in yemek yediğini ve çarşılara gidip alışveriş yaptığını okuyorsun ama yok hâlâ insandan üstün diyorlar ve bu sefer de Fussilet Suresi 6. ayeti okuyorsun ve “De ki: Ben ancak sizin gibi bir insanım” ile doğru sonuca ulaşıyorsun. Ama yok bu sefer de “ismet” diye bir şeyler çıkartıp peygamberler günah işlemez diyorlar, hak veriyorsun onlara evet işlemez diyorsun ama bu sefer de karşına “Allah seni affetsin” diye başlayan Tövbe Suresi 43. ayet çıkıyor, okumaya devam ediyorsun ve Nisa Suresi 105. ile 106. ayette Allah’ın Peygamber’e “Sakın hainlerden olma” dediğini okuyorsun, devamında da “Allah’tan af dile” kısmını okuyorsun ve onların bu dediklerini de kabul etmiyorsun. Okudukça da Tahrim Suresi 1, İsra Suresi 73-75, Muhammed Suresi 19, Fetih Suresi 1-2. ayetlerinin bu konuyu desteklediğini fark ediyorsun. Unutmadan söyleyeyim, ilerleyen zamanlarda şunu da öğreneceksin ki yukarıda bahsi geçen “levlake” hadisini İncil’de Pavlus’un yazdığı Koloselilere Mektup kısmında okuyacaksın ve İslam’ın içine nasıl girdiğini de öğreneceksin. Önceden dua ediyordun “Allah’ım bizi Peygamber’in şefaatine nasip eyle” diye. İşte maalesef o zamanlar bazı şeyleri düşünmüyordun. Hesap gününde Allah’tan değil de Peygamber’den şefaat isteyerek dua ediyordun, hâlbuki Fatiha Suresi’ni her gün okurken 4. ayette “maliki yevmiddin” derken “O, din gününün sahidibir” dediğini bilmiyordun. Kur’an okumaya devam ettikçe de Zumer Suresi 44. ayet, İnfitar Suresi 17-19’u okuyacak ve şefaatin yalnızca Allah’ta olduğunu görecek ve öğreneceksin. Bunlar da şaşırtacak seni. Maide Suresi 104. ayet ama seni bu kısımda rahatlatacak, etrafındakilerin hangi yanlışta olduğunu göreceksin ama bu sefer de susmak razı etmeyecek seni ve konuşmak ise çare de olmayacak sana. Mucizeler okuyordun birçok kitapta, birçok kişiden Ay'ın yarılmasından kafası kesilmiş bir çocuğun diriltilmesine kadar birçok mucizeler okudun ve duydun da. Bu sefer ise Rad Suresi 38'i okudun ve düşünmeye başladın, Hicr Suresi 7 ve 8 ile daha da çok düşünmeye başladın ve İsra Suresi 90 ile 93. ayetler ise sende büyük bir etki yarattı ama yine de için rahat değil bu kadar çok mucizeler duydun bu zamana kadar bunlardan biri gerçek olmalı diyorsun, Peygamber'in Kur'an haricinde mucizesinin olmadığını bilmek seni rahatsız ediyor. Rad Suresi 7. ayeti ve En'am Suresi 35. ayeti okuyorsun ("Eğer yüz çevirip gitmeleri sana ağır geldiyse, haydi gücün yetiyorsa, yerin içinde bir delik yahut gökte bir merdiven ara da onlara bir mucize getir. Allah dileseydi onları doğru ve güzelde birleştirirdi. Artık cahillerden olma.") ve mucizenin gelmediğini tamamen öğreniyorsun, hatta Peygamber'in mucize gelmedi diye üzüldüğünü, üzülmekle beraber istediğini Allah'ın ise O'na gücün yeterse yap dediğini okuyorsun ve O'na cahillerden olmadı dediğini de okuyup bu konuda da doğruya ulaştığın için hem sevinip hem de düşüncelere giriyorsun. Evliyâ adı altında bazı kişilerin yüceltildiğine sürekli şahit oldun, sen de inanıyordun ki evliyâ diye bir şey vardı ve onlar yüceltilmiyor aksine yücelerdi ama A’raf Suresi 2 ile 3. ayeti okuduğunda da Allah’ın kendisini bırakıp insanların kendilerine evliyâ bulmasına, aralarına evliyâ sokmalarına karşı çıktığını göreceksin ama burada merak edecek ve bu kelimenin manasına bakacaksın. Veli kelimesinin çoğulu olup Allah’a dost manasına geldiğini öğreneceksin yani anlayacaksın ki Allah’a düşman olmayan herkes ve kurallarına uyan herkes artık senin için de evliyâ olacak. Bundan sonra da uçan, kaçan, seslendiğinde sana yetişen, Turkcell şebekesi gibi mükemmel çekim gücüne sahip olduğu iddia edilen kişilerin aldatmacadan başka bir şey olmadığını da öğreneceksin. Maun Suresi’ni okuduktan sonra ise dinde namazın öncelik değil yardımın ve iyiliğin öncelik olduğunu öğreneceksin. Bakara Suresi 62. ayet de destekleyecek bu görüşünü. Bu sefer de niye hep sorgunun namaz üzerinden yapıldığını düşüneceksin, çünkü “Vay o namaz kılanların haline ki yetimi doyurmadılar” kısmı çok düşündürecek seni. Namaz kelimesini detaylıca araştıracak ve namaz kelimesinin Arapça değil Farsça bir kelime olduğunu öğreneceksin ve fark edeceksin ki namaz kelimesini Kur’an’da da geçmiyor diyeceksin. Geçen kelimenin ise aynı anlamda kılınan namaz ile beraber birçok kelimelere eşit olduğunu da göreceksin. Daha birçok şeyi daha öğreneceksin. Sırat köprüsünün olmadığını, kabir azabının olmadığını, dinde hadislerin değil önceliğin ayetler olduğunu öğreneceksin. Tasavvuf denilen oluşumun ise tamamen İslam dışı olduğunu öğreneceksin. İşte burada, tam da bu zamanda tepkiler alacaksın. Peygamber düşmanı diyecekler sana, peygambersiz din olmaz diyecekler ama anlatamayacaksın kendini, sen konuşacaksın düşüncelerini söyleyeceksin ama her söylediğin söz karşı tarafta ateşe atılan odun etkisi yapacak; çünkü sen hâlâ onların gözünde peygamber düşmanı olacaksın, hâlbuki senin tek yaptığın Peygamber’i tarihte olduğu gibi Kur’an’ın içine almak olacak, hatta onlara Hakka Suresi 40 – 44. ayetlerin arasını okuyacaksın ama onlara yine de yetmeyecek. Susacaksın ama susmanda da gönlün razı olmayacak. Dediğim gibi konuşman ise hiç etki etmeyecek, belki de sadece lütfen düşünerek ve araştırarak Kur’an okuyun diyeceksin. Biliyorum sen okuduktan sonra bunları düşüneceksin ve böyle bir inceleme yazacaksın çünkü düşünen birisin ve önceliğin ayetler olduğunu da biliyorsun. Bunda da ben genelleme yapmıyorum zaten, kimseye hakaret de etmiyorum, inancına dil de uzatmıyorum sadece sana söylüyorum evet sana.
Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
Kuran-ı Kerim Türkçe MealiElmalılı Muhammed Hamdi Yazır · Altın Post Yayıncılık · 20125bin okunma
··2 alıntı·
3 artı 1'leme
·
5bin görüntüleme
Hakan okurunun profil resmi
3 yıl geçti bu incelemeyi okumamın üzerinden. O zamandan bu zamana çok fazla inceleme okudum, ama hâla bu incelemeden daha iyi bir incelemeye rastlayamadım. İnceleme de çok çok güzel eleştriler de var, eline emeğine bilgine sağlık abi.
mithrandir21 okurunun profil resmi
Eyvallah Hakan, teşekkür ederim güzel yorumun için.
Necip G. okurunun profil resmi
Uğur emeklerine sağlık öncelikle. Çok faydalı, soran, sorgulayan, tartışan, anlatan bir meal incelemesi olmuş. Katılmadığım, farklı fikirde olduğum tek bir cümle seçemedim. Spoier detayını da çok anlamlı buldum... Ben bugüne kadar 7-8 farklı alimin meal denemesini okudum. Deneme diyorum çünkü yorum içermeyen motomot bir tercüme yok. En yakını Yaşar Nuri Öztürk diyebiliriz ki o da çok anlamlı kelimelerin anlamlarını tek tek yazar ve seçimi okuyana bırakır. Elmalılı meali, Cumhuriyet dönemi yazılan ilk mealdir. Hatta ‘meal’ kavramını da ilk kullanan kişidir (mealen-anlamını tam karşılamasa da buna yakın anlamında). Aynı dönem Akif de bir meal yazmak istese de sonradan yarım bırakmıştır. Elmalılı, Akif’in mealini ‘şairliğinin çok gerisinde kalmış’ diye eleştirmiştir o dönem. İlk meal olması hasebiyle geleneğimizde çok önemli bir yeri vardır Elmalılı mealinin. Ancak Elmalılı, bu meali yazarken Fahreddin Razi’den etkilenmiştir. Bu meal, Razi mealine çok benzer o bakımdan hatta çoğu yerler aynıdır. İlk defa meal okuyacaklar için Elmalılı meali bana göre Diyanet mealine tercih edilmelidir. Kişisel olarak beni en çok içine alan meal ise Muhammed Esed mealidir. Ancak her şeye rağmen, senin de vurguladığın gibi öncelik OKUMAK olmalıdır! Okumak ve anlamaya gayret etmek... Tıpkı senin yazdıkların gibi, herkes kendi okumalarından çok önemli tespitlere varacak ve doğru bildiği yanlışları kendi gözleriyle görecektir. Biraz uzattığım için kusura bakma lütfen:) Gerçekten çok değerli bir inceleme olmuş, altına ben de küçük bir katkı yapmak istedim... Selam ve sevgilerimle...
mithrandir21 okurunun profil resmi
Estağfurullah ne kusuru, teşekkür ederim yorumun için. Akif mealini aslında çok okumak isterdim, keşke tamamlasaydı da okuyabilseydik diyorum. Yaşar Nuri mealini ben de okudum ve en çok beğendiğim mealdir, özellikle senin de dediğin gibi kelimelerin her bir anlamını sırayla vermesi en çok sevdiğim ayrıntısıdır, tabii bununla beraber sen de dikkat etmişsindir mealinde hiç parantez yoktur, direkt şekilde meali verir. Bilirsin bu konuyla ilgili çok da güzel önsözü vardır Yaşar Nuri'nin. Tekrardan teşekkür ederim bu güzel yorumun için.
2 sonraki yanıtı göster
mithrandir21 okurunun profil resmi
İncelemede dediğim eleştiriler gelmeye başladı. Bakın Kur'an okuyun ve anlayın dedim, dediklerimi de sadece ayetler ile destekledim diye şu ana kadar küfre bulaştım ve bid'atçı oldum, pardon bid'at beyinli oldum. Merak ediyorum ilerleyen kısımlarda neler olacağım diye. Hâlbuki tek dediğim Allah'ın kitabını önce kendiniz okuyun ve kendiniz anlayındı. "Ve elçi dedi ki: Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kuran'ı terk edilmiş olarak bıraktılar." Furkan Suresi 30. Ayet
Ahizer / Ebru Kırılmaz okurunun profil resmi
Spoiler başlığı dikkatimi çekmişti ve 8 Haziran'da not etmiştim incelemenizi, okumak için. Ellerinize sağlık, güzel konulara değinmişsiniz ama tam bir meal Müslümanlığı örneği olmuş bu yazılanlar. Genel olarak söyledikleriniz doğru fakat elmayla armutu karıştırmışsınız biraz. Örnek vereyim: "Kadın mesela dışarıda veya yabancı erkeklerin yanında gülemez derler ama Hud Suresi 71. ayette İbrahim Peygamber’in hanımın başka erkeklerin yanında güldüğünü görüyorsun ama gülmeye en ufak bir eleştiri olmayıp aksine müjde aldığını da okuyorsun" İslamı sadece mealden öğrenirseniz, böyle düşünmeniz normal, anlıyorum. Ama meal, İslâm'ın kendisi değildir. Bakın siz Elmalılı meali okumuşsunuz. Yani Elmalılı Kuran'dan neyi ne kadar anladıysa, onun anladığı gibi ve anladığı kadarını anladınız. İncelemenizden kestiğim kısım için "şeriat farklılığı olabilir" açıklaması yeterli gelecekti. Ama sadece mealden İslâm öğrenince, bu konunun bizim (Muhammed ümmetinin) şeriatımız içinde geçerli olduğunu düşündünüz.. Kuran'ın birçok ayetinde "Rasul ne verdiyse onu alın" ayetini de gördünüz, değil mi? Peygamberler ve ashab-ı kiram'da bizim için harika örnekler vardır. Ama hükümler konusunda diğer peygamberlerin şeriatlarından ayrılırız. Örneğin, ganimet. Diğer ümmetlerin ganimetleri, Allah tarafında yakılıyordu. Çünkü onlara haramdı. Bu sadece bizim ümmetimize helâl kılındı. Başka bir örnek, yeryüzünün mescid kılınması. Bu da sadece ümmeti Muhammed'e verilmiş bir kolaylıktı. Diğerlerinin imtihanları farklı oldu, bizim imtihanımız farklı oldu. Elma, elmadır; armut, armuttur. İslâm'ı anlamak isteyen Arapça öğrenir. Ama yetmez. Tefsir okur. E tabiki hoca silsilesi ashaba ve Rasulullah'a dayanan icazetli hocalardan. Yine yetmez hadis okur. Ama "ilim deniz gibidir." Yine yetmez yine yetmez. Ve Müslüman "ilk günkü gibi" hep okur. "İKRA!" Ümmetiyiz. İnceleme için teşekkür ederim :)
mithrandir21 okurunun profil resmi
Yorumunuz için teşekkür ederim, yalnız meal Müslümanlığı ne oluyor onu anlamadım? Kur'an Müslümanlığı diye küçümseyici tavırın bir tık ötesi sanırım. Sadece Elmalılı meailini okumadım, diğer farklı mealleri de okudum ve her zaman da meal karşılaştırması yaparım. Siz de maalesef tek bir inceleme üzerinden yorumda bulunup sadece gördüğünüz üzerinden yargı yapıp "Bakın siz Elmalılı meali okumuşsunuz. Yani Elmalılı Kuran'dan neyi ne kadar anladıysa, onun anladığı gibi ve anladığı kadarını anladınız. " diye bu cümleyi kurma yanlışında bulunmuşsunuz. İncelememdeki bahsettiğim kişilere maalesef güzel ve son derecede nazik bir şekilde örnek olmuşsunuz. "Örnek olduğumu da nereden çıkardınız?" diye soracak olursanız cevabım "Kuran'ın birçok ayetinde "Rasul ne verdiyse onu alın" ayetini de gördünüz, değil mi? " cümleniz olacaktır. Ben hiç ama hiçbir yerde, ne bu incelememde ne de başka bir yerde Peygamber'den bizlere bir şey gelmez, Peygamber'in söz hakkı yoktur gibi bir şey demedim, demem de ama siz açıkça belli oluyor ki direkt dememiş olsanız da bunu demek istiyorsunuz. "Ne verdiyse alın" kısmında "Ne" kelimesinden ne anlamamız gerekiyor, dünya üzerinde olan her şey mi yani bu ne kelimesine şey kelimesi gibi içine her şeyi katabilir miyiz? Yoksa Kur'an'daki Allah'ın hükümlerine uygun olan şeyler mi bu "ne verdiyse alın" kısmı. Peygamber ne verdiyse alırım ama ayette elma yazıyorsa hadis diye önümüze konulanda da armut yazıyorsa kusura bakmayın onu alamam aksine bunu da Peygamber sözü olarak kabul edemem. Onun için evet haklısınız elma elmadır armut da armuttur ve bunun için de ilk okuyacağımız her zaman Kur'an'dır, anlayarak okuyalım ki elmalar ve armutları ayırt edebilelim.
2 sonraki yanıtı göster
Serpil Ağ okurunun profil resmi
Değerli okur arkadaşım Uğur Bey, yazdıkların bir tokat misali yüzüme bir kez daha çarptı. Neden mi, bir kez daha diyorum, çünkü ilk defa bu sene meali ile birlikte Kur'an-ı Kerim'i okumaya ve okuduklarımı kavramaya çalışıyorum. Işte! Zavallı insanlığımla ne kadarını kavrayabilirsem... Farkındayım, yaşım itibariyle geç de olsa, o anlamını idrak edebildiğim ayetler bile, varlığımı sorgulamama yetti de arttı. Tamam öncesinde de, bağımsız olarak ayetlerin meallerini okumuşluğum vardır var olmasına da, bir bütün olarak ve okuduklarımı zihnimde sorgulayarak okumam, yaşamımda bir ilk. Değerli okurlar, Kur'an-ı Kerim'in bir sayfasını bir dakikada okumanın anlamı ne, söyler misiniz? Yazılan ayetlerin sırrına vakıf olamadıktan sonra... Kalemine sağlık, okur arkadaşım...
1 önceki yanıtı göster
mithrandir21 okurunun profil resmi
Serpil Hanım, estağfurullah. Ben de geç tanıştım Kur'an'la, keşke daha erken tanışsaydım ama geç oldu işte. Bunda da geç oldu ama güç olmadı diyerek kendimi bir nebze olsun rahatlatıyorum. Teşekkür ederim yorum için, keyifli okumalar.
3 sonraki yanıtı göster
Hakan Can okurunun profil resmi
Kur’anı kerimi okuyup anlama gayreti elbette takdir edilesi bir durum olsa gerek. Ancak bu işin ehli olmayan okurun anlayacağı mana, ayetlerin en zahir,yüzeysel manasıdır.Her ayetin okuyanın ilmine göre açılacak derin, gizli manaları vardır. Hatta kur’anın her bir harfinin dahi, belagatle yazıldığından dolayı manaları vardır. Bunu şu ayetle anlayabiliriz... “Küfre sapanlar/inkâr edenler: “Bu Kur’an ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi?” dedi(ler). Oysa biz onu senin kalbine iyice yerleştirelim diye böyle (peyderpey) indirdik. Hem de onu tertîl üzere (tefekkür için bir okuyuşla)* okuduk. Furkan:32 * Tertîl; lahnden, tegannî ve tasannu’dan (hatadan ve yapmacık nağmelerden) uzak ve tecvid kaidelerine uygun bir okuyuş ile. Dolayısıyla arapçayı ana dili gibi bilen birisi tecvid kaidesine uymadan okuduğunda ayetlerin manalarının değişebileceğini anlıyoruz bu ayetten. Şimdi arapçadan türkçeye dönen bir mealde, mananın ne kadar değişebileceği düşünülsün. Ve bu işin ehli olan kişilerce yapılan tefsirlere nekadar ihtiyaç olduğu aşikar olsun.
Lightmorelight okurunun profil resmi
Elinize sağlık güzel bir inceleme. Katıldığım ve katılmadığım bir çok nokta olmakla beraber. Şu kesinki kuran anlamı / meali /tefsiri ile okunmalı. Bu konuda yaklaşık 5 yıl önce çıktığım yolda baya bir mesafe aldım. Affınıza sığınarak bu konuda fikirlerimi paylaşmak isterim. Evet Kuran, tefekkür edilerek sabırla okumaya devam edildiginde kendini size açar ve verdiğiniz değer/ilgi derecesinde hayatın genelinin ve ozelinin sırlarını size açan bir kitap. İşte o zaman karşınızda çıkan/çıkacak olan durum, olay, insan, ilişki nedir, nasıl anlamak lazım, ne tepki vermeli gibi şeyleri çok iyi bir ustanın kolaylıkla eserini ortaya koyması gibi halledebilirsiniz. Ama sabır ve tefekkür ister, devamlılık ister, acele olmaz, Önce satır arası mealli kuran almakla, bi taraftan hamdi yazırın mealine bakmakla, kafaya takılan yerleri arastirmakla yolculuk başlar, 6 ay geçer ilk hatim, sonra bir bakmışsınız 2 yıl geçmiş, artık kelimeleri biliyorsunuz, cümle yapısını, bağlaçlari bunların özelliklerini. Evet zora talip olanlar, kuranı bitmez, harika bir güzel koku kaynağı olarak kullanmak isteyenler. Sabırla, azda olsa devamlı olmakla bunu yakalarlar. Subjektif olarak bu süreçte çok sürprizlerle karşılaşacağınıza eminim örneğin, ne yapmaya karar veremediğiniz bir konu kafanızda iken farkında olmadan kaldığınız yerden Kuran okumaya devam ettiginizde birden Kur'anın sizinle konuştuğunu, yol gösterdiğini göreceksiniz ve bu iltifat karşısında hayret ve şükür hislerinizi coşacak. Bir seferlik değil Kur'ana karşı samimi olduğunuz her zaman bunlara şahit olacaksınız. Başka bir gün sevdiğiniz bir insan içeri girerken hoş bir kelime veya cümle okuduğunuzu fark edip adeta kurandan onay alacaksınız. Güzel insanlar belkide tarihimizde hiç olmadığı kadar Kuran i okumak ve anlamak için kaynaklara kolaylıkla, doğrudan ulaşma imkanı var. Öyle ki belki geçen asrın önemli bir aliminin 2/3 ayda öğrenebilecegi bir konu /kaynak 10 dk öğrenilebilir. İsteyen inanır dener. İstemeyen inanmaz yoluna devam eder. Kimi de inanır ama ahhh o tembellik. Bu yolculuğa çıkmak isteyenlere zaman kazanmaları, işlerinin kolaylasmasi adına şunları tavsiye ederim. 1-arastirdigim satırarası kelime mealli kuranlar arasında en iyi gördüğüm hayrat neşriyat tarafından çıkarılan Kur'an i almakla başlayabiliriz. 2-üstad Bediuzzaman'in Kur'anın ilk 25 ayetini tefsir ettiği, Kur'anın inceliklerini ve okurken nasıl mana çıkarıldığını anlatan harika eseri işarat-ül İ'caz isimli eseri, kısa (200 sayfa kadar), zor bir eser okumak, hatta bir kaç kez okumak, acelemiz yok, yavaş yavaş, profil bilgilerimde link verdiğim apk gayet başarılı ve bu kitapta orda var. Osmanlıca kelime üzerinde tıklayınca anlamı geliyor vb birçok faydalı özellik mevcut. Apk her hangi bir izin istemiyor, reklam yok, marjinal bir grup vb tarafından konulmuş değil, yorumlara bakarsınız zaten. 3-internetten Kuran arapcasi ile ilgili araştırma yapmak, bu konuda kaynak ve kalite baya artmış durumda, yeterki istekli olalım, 4-hamdi yazırın tefsiri, risalei nur kitapları gibi maddi ve manevi tefsir kitaplarına bakılabilir ki bunlarda İnt bolca mevcut, ayeti yazdığınızda onun yaklaşık 40 farklı kişiden meali, isterseniz farklı farklı bir çok tefsiri çıkıyor. Hızlıca almak istediğinizi alabiliyorsunuz. 5-kalemle okumanızı, Arapça kısmin bulunduğu çerçeve içi değil ama çerçevenin dışına, notlar, kelimeler, aklınıza getirdiği manalar yazılabilir. 6-en önemlisi pes etmeyip, günlük (veya belirlenen period ne ise) 15/20 dk verseniz 1/2 yıla çok iyi bir seviye yakalanır ve Kur'anın kimlerin elinde ne hale geldiğine içiniz parçalanır. Kaldıki o seviyeye gelmeden bile her seviyede Kur'andan istifade edilir. Ayrıca bu şekilde, imamı Şafi, Üstad Bediuzzaman ve bir çok büyük alimin ortak görüşü olan din hususlarında günlük düzenli, azda olsa devamlı okumaları yapmış olursunuz. Allah CC, ahiret inancı bayatlamaz. İmanımız günden güne tekamül eder. Özellikle her gün bir çok inanç asinmasina maruz kaldığımız, İslami kötü/yanlış temsil edenlerin bol olduğu bir dönemde. Mevlananin bahsettiği pergelin bir ayağının sabit kalması için Kur'an olmasa bile bu tür ehli sünnet alimlerinin kitapları düzenli okunmalıdır, imamı Şafi sayfa numarası bile vermiş, günlük 11 sayfa demiş, Üstad 3,5 sayfada olsa risale okuyun hiç olmadı yüzüne bakın kapatın demiş. Yine üstad Bediuzzaman risalelerin günlük, anlayarak, 1 yıl boyunca okuyan kimsenin zamanının alimleri arasına gireceği müjdesini vermiş. Allah CC işlerinizi kolaylastirip nasip etmesi duasıyla. Selametle efenim.
mithrandir21 okurunun profil resmi
Teşekkür ederim güzel yorum için. Selametle...
Sezen B. okurunun profil resmi
Kuran-ı okumuş ve sorgulamış biri olarak düşüncelerinize aynen katıldığımı söylemek isterim. Ama bunu etrafımdakilerle paylaştıkça bir "Kafir" demedikleri kalıyor bana. :) Ama beni etkileyemiyorlar. Çok çok güzel açıklamışsınız gerçekten. Emeğinize, yüreğinize sağlık...
mithrandir21 okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, kafir demeseler de en azından dinden çıkarsın demişlerdir, dün mesela burada küfre bulaştığımı söylediler. Kur'an okuyun ve anlayın dedim diye.
3 sonraki yanıtı göster
Osman Y. okurunun profil resmi
Uğur sağ olasın, muhteşem anlatmışsın. Mesele tam da budur ölçü Kuran'dır. Sünnet de elbette onun tamamlayıcısıdır, zaten çelişmezler. Fakat pek çok uydurulmuş veya çarpıtılmış hadisler olması ihtimali başlıca kaynak olma yönünden sadece Kuran ile hareket etmemiz gerektiği yönde. Elbette uygulamaları da peygamberimizden öğrendik. Tasavvuf, şeyhler vesaireler meselesi de kesinlikle suistimal edilmiş, yalan yanlış uygulamalarla dolu. Bir de sahabe-peygamber ilişkisine bakmalıyız, arkadaş ilişkisidir bu. Kaç hoca efendi talebesiyle bu düzeyde arkadaş olabilmiştir, el etek öpmenin İslamla da insanlıkla da bir ilgisi yoktur. Daha çok şey var söylenebilecek, inşallah konuşuruz tekrar başka vesilelerle. Teşekkürler bir kere daha bu güzel inceleme için.
mithrandir21 okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Osman. Sen de çok güzel kısaca özetlemişsin. Dediğin gibi daha çok şey var konuşacak, o kadar güzel ayetlerden biraz daha kalksam daha da uzun inceleme olurdu ama daha da fazla "spoiler" vermek istedim :) Herkes kendi okusun tabii ki. El etek öpmek yani şirk, bana göre insanlığın en büyük vebasıdır ve insanı ne hallere getirirler de bilmezler. Hani Çağrı filminde bir sahne vardır ya, Cafer bin Ebi Talip Habeş kralına "Biz peygamberimizin karşısında bile eğilmeyiz" der, hepimizin de gururunu okşar u sahne ama gel gör ki oralardan nerelere gelmiş bu güzelim din. Bir de böylesi de var: youtube.com/watch?v=jndu09P...
45 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.