Gönderi

464 syf.
·
Puan vermedi
Buendia hanesine hoşgeldiniz değerli kitapseverler. Misafirliğiniz boyunca birçok duyguyu tadacak, tarihe ve birçok gelişmeye tanıklık edecek,  kendinizi ve insanlığı sorgulayacaksınız. Yazarın misafirperverliği sayesinde de bu sorularınızı yanıtlamak kolaylaşacak.  Bu aile size kâh dünyayı tanıtacak kâh insanlığı.  Öyle bir kaç örnekle de değil . Hele belirli bir zaman diliminde hiç değil . Olayların başladığı zaman dilimi şu şekilde aktarılır; "Dünya daha öylesine çiçeği burnundaydı ki, birçok şeyin adı yoktu ve onlardan bahsederken parmakla göstermek gerekiyordu.” . Tabi olaylar burdan başlayınca,  kitap isminden de yola çıkarak devamındaki yüzyılın anlatıldığını ve yüzyılın bitiminde sonlandırıldığını düşünebilirsiniz. Ama pek haklı sayılmazsınız zira bu roman geçmişi, şimdiyi ve geleceği anlatıyor. Kitabın büyüsünü oluşturan öğelerden biride budur. İnsanlık tarihine değinip göndermelere başvurmamak olmazdı tabi. Romanda o kadar çok gönderme var ki okudukça heyecanınız artacak, acaba bir sonrakini de farkedebilecek miyim merakıyla devam edeceksiniz. Kitap okurken bulmaca çözmenin eşsiz zevkine erişeceksiniz.  Tüm bu düşünsel şenlikte de hep duyduğunuz ve bildiğiniz bir söz beyninizde ışık gibi parlıyor: " Tarih tekerrürden ibarettir."        Misafirliğiniz boyunca soyutlukla somutluk kavramlarının birçok zaman yer değiştirdiğini , gerçekle hayalin aynı kazanda kaynadığını göreceksiniz. En etkileyici somutlaştırmalardan bazıları da duyguların başınızda uçuşan kelebeklerle , gökten yağan sarı çiçeklerle anlatılması.  Somutlaştırma demişken kitapta ki en ilginç somutlaştırma da ilahi bakış açısını kullanan yazarın romanda ilahi bir karakteri canlandırmasıdır.   Romanın birde psikolojik yönü var . Birçok duyguyu karakterlerinde tek tek işlemiş olması ister istemez ahh, bu karekterde kendimi buldum demenizi sağlayabilir . Yedi nesil süren hikayede hep aynı isimler kullanılıp durur. Bu durum size karışık gelebilir ama tahmin edersiniz ki burda da bir gönderme var ,hatta favorilerimden diyebilirim. Aynı isim karmaşasını anlamak bizim toplumumuz için çok zor olmamıştır diye düşünüyorum. Nesli yıllarca sürsün isteyen ailelerin "Soyad"larını taşıyacak, nesli devam ettirecek olan erkeklere verdikleri önemden dolayı çok yabancı bir durum değil bizler için.  Buendia ailesi de yüzyıllık yanlızlığa, yokoluşa mahkum edildiklerini bilmeden soylarını sürdürmek için çılgınca bir özen gösterirler.   Son olarak New York Times gazetesinin, Yüzyıllık Yalnızlık'ı, tüm insanlık için "Eski Ahit"ten bu yana okunması gereken ilk edebiyat ürünü" olarak tanımlamasına değinmek istiyorum. Eski Ahit benzetmesi belki dini yönünü ele almak için belki de kitabın değerini vurgulamak için söylenmiş olabilir. Yine öznel yorumumla diyebilirim ki cevap ikisi.    Romanda yedi ölümcül günaha değinilmiş farklı karakterlerde tek tek , öfke, açgözlülük, kıskançlık, oburluk, şehvet, gurur, tembellik işlenmiştir. (Bildiğim kadarıyla) Hristiyanlara özgü batıl inançlardan olan ensest ilişkiden doğabilecek hayvan şeklindeki bebeklerden de söz edilir.  Muz işçilerine yapılan haksızlığa sessiz kalan Macondolular , aynı zamanda istasyon katliamını da görmezden gelmişlerdir. Bunun sonucunda - “Yağmur tam dört yıl, on bir ay, iki gün yağdı. Arada hafifliyor, çisentiye dönüyor, o zaman herkes giyinip kuşanıyor; havanın düzelmesini kutlamaya hazırlanıyordu. Ama çok geçmeden çisentili duraklama dönemlerinin, eskisinden bin kat beter bir yağmurun habercisi olduğu da öğrenildi. Hava, değdiği yeri yıkıp götüren fırtınalarla dolup kararmakta , göğün yüzü buruşmaktaydı...” - ağır günahlarla dolup taşan kavimlerin belalarla karşılaşması benzetmesi yapılabilir. Evet , çok değerli Gabriel García Márquez, gerçekten kitabın da gerçekliğe dayanmayan tek bir cümle bile bulamadım.
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202036,7bin okunma
··
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.