İyi geceler,ve eline sağlık:) Hobbit, yüzüklerin efendisinin aksine çocuklar için yazılmış bildiğim kadarıyla. Ama Tolkien'in yarattığı ırklar/karakterler kitabın kapağını hayli aşınca farklı bir şey yapmaya karar vermiş adam ve fantastik edebiyat doğmuş. Kitap+ türkçeye çevrilmesi filan efsaneydi zaten. Peter Jackson'ın filmi de o zamana kadar yapılan en iyi fantastik / BK uyarlamalardan biriydi. Bunun ana sebebi yönetmenin sıkı bi Yüzüklerin Efendisi fanı olması ve bu film serisinin hayatının amacı olmasıydı. Hobbitde tabii ticari kaygı vardı biraz.
Sorularına gelirsek, kitap mı film mi. Şöyle bir inanış var eskiden beri gelen, hiç bir şey senin hayal gücünün yerini tutamaz, bu yüzden kitapta hayal etme imkanın daha fazla, filmlerde sana verilen karakterlere ya da çevreye göre biçimlendiriyorsun dünyayı. Haklılık payı var, vardı demek daha doğru. Çünkü eskiden daha çok para kaanmak için teknik insanlar bu film işine giriyorlardı. Şimdi okuyan , zeki, hayal gücü gelişmiş, ve özellikle filmini yapacağı kitaba saygı duyan, hatta hayran olan insanlar bu işleri yapmaya başladı. En az bunun kadar önemi başka bir şey de teknolojinin gün geçtikçe ihtiyaca cevap vermesi. Zaten bu tüzden bilimkurgu, fantastil ve çizgiroman uyarlamaları bu kadar arttı. Buradan yola çıkarak şunu söyleyebilirim sanırım, en azından yüzüklerin efendisi için Peter Jackson'ın çektiği film de en az orijinal kitap kadar tatminkar. Peki Suç ve Ceza'da ne yapacağız. Ondaki derinliği bir yönetmen bize verebilir mi? Şöyle diyebilirim sanırım, kitabı okumuş işinin ehli bir yönetmenin, kitabı anlama konusunda benden daha vasıfsız olduğunu kim iddia ediyor, ille benim düşündüğüm Raskolnikov mu gerçeğe en yakın olan?
Neyse , işte iyi kitaplar ve kötü filmler var çoğunlukta olan, Otostopçu gibi, 1984 gibi ya da Da Vinci Şifresi gibi. Uyarlandıkları kitapların hakkını tam olarak veremese de izleyiciyi tatmin eden filmler var -bunlar kitap okuma isteği uyandırıyor genellikle- Harry Potter, Millennium Üçlemesi ya da Sefiller uyarlaması gibi -müzkal değil:)- Uyarlandıkaleı kitabın hakkını veren okuması da seyretmesi de zevkli filmler var, Yüzülerin Efendisi gibi, Dövüş Kulübü gibi, the shining gibi. Bir de filmin gerisinde kalmış, filmden sonra öğrendiğimiz kitaplar var, Otomatik Portakal, Baba ya da Amerikan Sapığı gibi. Yani göreceli kısaca. eskiden olduğu gibi kesinlikle kitap ön plandadır diyemiyor insan. Netflix'in Lemony Snicket serileri kirapların her türlü ayrıntısını gerçekten üstdüzet bir kalitede veriyor izleyiciye.
Film izledikten sonra hitabını okumaya gerek var mı olayı da göreceli aslında. Zeki Demirkubuz'un yeraltı filmini izledikten sonra Dostoyebski okumak kesinlikle alacağımız zevki katlarken, Gone Girl'fen sonra kitabını okumaya gerek yok bence. Tıpkı Hobbit'e bir faha girmeye gerek olmadığı gibi bence:) Hem okunacak milyonlarca kitap seyredecek bir o kadar film var , neden tekrar edelim ki bazı şeyleri.
Kafa karıştırma maksatlı klasik yorumumu burada bitirirken , yakın zamanda Yüzüklerin Efendisi incelemesini bekliyor ve mutluluklar diliyorum.