Palomar, enterasan bir adam. Calvino'nun bir gözlemevinin adını karakterine vermesi de akıllıca bir hareketti. Çünkü roman boyu bir adamın derinlemesine gözlemlerine şahit oluyorduk. Buradaki parça-bütün tespitin çok doğru. Hem genel manada parça-bütün yaklaşımı var hem de anlamsal olarak Palomar'ın vardığı sonuç böyle. Büyük evrenden küçük evrene yani insana, oradan da kendine odaklanarak anlamın ancak buradan yola çıkarak bulunacağını anlaması, eserin felsefesini de tamamlıyordu. Romanı okurken zaman zaman kendimi bir belgeselin içindeymiş gibi hissettiğim yerler çok olmuştu. Calvino, Palomar vasıtasıyla bizleri anlama dair bazen felsefi bazen de bilimsel tümüyle düşünsel bir yolcuğa çıkarıyor. Bu açıdan yine dediğin ilgi çekici bir içerik ve kurgu olmadığı fikrine katılıyorum. Çünkü Calvino'nun burada yapmaya çalıştığı şey çok farklı. Kurgudan öte kendi yolculuğunu ve vardığı sonucu vermeye çalışıyordu bence. Yine, bu eserini ölmeden üç sene evvel yayınlamış olması da bunu destekliyor. Eserin bilgelik arayışındaki birinin olgunluk eseri olduğu anlaşılıyor. Zaten kendi de bu Palomar’ı iki cümleyle şöyle özetlemiş: “Bir adam, adım adım bilgeliğe ulaşmak için yürüyüşe çıkıyor. Hâlâ varamadı…”
Eline sağlık, iyi yerlerinden yakalayarak faydalı bir inceleme kaleme almışsın. Kitapla alakalı benzer şeyler düşünmüşüz :)