Gökte Ararken Çilekte Kanaat BulmakDünya kurulalı beri hep aynı mıydı yoksa aynı olduğuna mı inandık? Bir şeylerin farklı olduğu zamanlar vardı. Develerin tellal, pirelerin berber olduğu; Kaf Dağı' nın ardında bir zamanlar. Öyle uzak ama bir o kadar yakın. Öyle muhtemel, öyle imkansız. Öyle zamanlarda yaşayan böyle insanlar vardı: Memleket sevdalısı, "bu işin sonu nereye varacak abi" cisi. Mabede girer gibi derse giren Muallim' i. Bir zamanlar biz vardık. Mahalleden bir arkadaş, üniversiteden bir hoca, mahalleden bir kahveci, kaşarlı tost ısmarlayan baba dostu olarak. Bir zamanlar paltosunun kokusuna saklandığımız babalarımız vardı. Fizikini alıp, mizacına zaman zaman ters düştüğümüz babalarımız.
Memlekette hep dert vardı. Derdin olduğu yerde, derdin dostu bir tıkırdayan bacak. Huzursuz, uyumsuz, laf dinlemez, sözden anlamaz, bildiğinden şaşmaz bir bacak. Severiz bu bacağı. Gece uyutmaz, gündüz yürütmez ama düşündürür. Derman aratır, geceleri damda dolaştırır.
İtiraz ediyorum Hakim Bey. Yaşanan tüm adaletsizliğe itiraz ediyorum. Gırtlak kanserinden sesi çıkmayan, devlete sesi ulaşmayan o gariban adam için itiraz ediyorum. Çiçekleri mi çocukları mı görmüş o zavallı kadın için itiraz ediyorum, müteahhit olmuş mücahitlere itiraz ediyorum, yağmurun altında okul kapısında bekleyen başörtülü genç kızlar için itiraz ediyorum, siyasetin olmayan fikrine, içi boşalmış "memleket haline" itiraz ediyorum.
-İtiraz reddedildi.
Yapmayın Hakim Bey. Ben ekonomi okudum. Yurt dışında master yapıp, işin ilmini öğrendim. Tersine beyin göçü ile memleketime döndüm. Babamın hastane kokan paltosunun artık olmadığını bir yıl sonra öğrendim. Mezarının başından artık eskimiş bir ölümün hüznünde üç ihlas bir fatiha okudum. Eski dostun birini siyasette, diğerini barda, berkini basket sahası büyüklüğünde bir odada zar zor buldum. Döndüm döndüm, sandım ki kayboldum. Bu da hayat mı be deyip, yerdeki kola şişesine tekme atıp bir kediyi ürkütecekken birden patlayan ezanları duydum. Ezanlar semalara yükseldikçe, artık işimin bittiği bu şehirden ufka doğru yürüdüm. Bizim çiftlik derman oldu derdime, şu huzursuz bacağıma. Birkaç kök çilekten bir "kanaatt ekonomisi" neticesi çıkardım ben. Hem bir kitap da yazdım. Şeytanın teslim olduğu yerden hayrı, ahşap kokulu odada bir uyku sonrası sevincimi buldum.
Bu arada o denizden çıkan kitabın sahibi benim. Üzgünüm zihinleri değil de denizleri fikirlerimle kirlettiğim için.