Paul Auster'ın okuduğum ilk kitabıydı. Genel itibarıyla güzel diyebilirim. Kitap 2 bölümden oluşuyor : Görünmeyen bir adamın portresi ve Anılar Kitabı. Yazar ilk kitapta babasını, babasının iç dünyasını ve babasıyla olan ilişkisinin analizini yapıyor. Bu bölümün çok vurucu bir gerçekliği olduğunu söylemeliyim. Babasının nasıl olması gerektiğini değil ama onu olduğu gibi ve kabul etmek zorunda kaldığı şekliyle anlatıyor. Babasına kırgınlık veya kızgınlığı yok, yargılamıyor. Babam buydu şu şekilde yaşadı, dünyayı şu şekilde algıladı.
İkinci bölümdeyse kedni babalık serüvenini, kendi iç dünyasını, kendi oğluyla nasıl bir ilişki kurma çabasında olduğunu "oğluna hitaben" yazıyor. Kitabı oğluna vereceğini düşünerek kaleme alıyor. Sanırım 2 nesil analizi ve gelecek nesilde bir devam arayışı içerisinde.