Gönderi

448 syf.
·
Puan vermedi
Nasıl desem ne desem nasıl anlatsam... Bana çok karmaşık duygular yaşatan bir kitap oldu. Dönemini o kadar güzel tasvir etti ki kendimi Karayipler’de Kolombiya da hissettim. Hiçbir satırı atlamadan okumama da şaştım doğrusu. Diyalogların azlığı zor bir okuma olacak dedirtti başta ama hiç öyle olmadı. Zaman kavramı da çok farklıydı. Bir günü sayfalarca anlattıktan sonra seneleri tek satıra sığdırmak ve bunu müthiş bir ustalıkla yapmak yazarın büyüklüğünü aldığı ödülü hak etmesini sağlıyor. Sadece olmasa ne güzel olurdu ne gerek vardı buna dediğim bir olay söz konusu ki spoiler vermek istemiyorum. Ama midem bulandı o sayfalarda. Zira Florentino Arizayı yazarın kendisi olarak betimlemiştim hafızamda. Bundan sonra yazarın otobiyografik bir eseri var mı diye bakmak istedim. Sanırım yeni saplantım olacak bu yazar. Florentino nun yaşadığına aşkın yanında saplantı derdim ben. Doyumsuzluğu şehveti yer yer midemi kaldırdı . onunki sahip olunmayan bir kadına duyulan saplantıydı bence. Sahip olsaydı onunla bir ömür geçirseydi Urbino kadar saygı duyup sevmezdi diye düşünüyorum. Ama bence Fermina karakteri çözülemeyen bir düğüm. Hayatının her aşamasında bazen çok güçlü bazense çok sıradan gözüktü bana. Bir de kitabın son 100 sayfası Farklı bir zamanda yazılmış gibi geldi bana. Yani farklıydı genelinden. Gereksiz uzun sığ bir bitiş. Hangi kahraman olmak isterdim diye sordum kendime cevabım hiçbiri. Çünkü ortada salt bir aşk yoktu bence. ( mektuplaştıkları o üç sene dışında)
Kolera Günlerinde Aşk
Kolera Günlerinde AşkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20208,9bin okunma
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.