Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

1026 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
69 günde okudu
"Cumhurbaşkanı Adayımız Gandalf"
Tolkien'in efsanevi eseri Yüzüklerin Efendisi için ne yazılsa spoiler etkisi yapmaz heralde. Okumayan vardır ama izlemeyen çok azdır, hakkında bilgiler duymayan ise yoktur. Yani meşhur bir sözde olduğu gibi dünya Tolkien'in bu eserinden sonra ikiye bölünmüştür: LOTR'u okumuş olanlar ve okuyacak olanlar. Yayımlandığı ilk yıllarda önce İngiltere'de ardından ABD'de büyük etki yapmış, öyle ki gençler "Cumhurbaşkanı adayımız Gandalf," gibi sloganlar oluşturmaya başlamışlar. Peter Jackson'in sinemaya başarılı uyarlamasindan sonra filmin çekildiği Yeni Zelanda'ya turist akını olmuş ve Yeni Zelanda devleti bu nedenle "Yüzüklerin Efendisi Bakanlığı" diye bu yönde bir bakanlık kurmuş. Sanırım halen televizyonda LOTR'a rastlayinca eli kanalı değiştirmeye gitmeyen veya en azından ilk reklam arasına kadar bekleyen tek ben değilimdir. Veya artık filmlere ulaşmanın çok daha kolay olduğu bu yıllarda, film arayıp arayıp düştüğümüz kararsızlıktan "Açayım da LOTR'u izleyeyim en iyisi," diye çıkarız hala. Peki LOTR'u bu kadar çekici ve efsanevi kılan nedir bizim için? Kitabın önsöz kısmında da bunun nedenleri üzerine sözler edilmiş zaten. Ama ben de kendimce bunu açıklamak istiyorum. Bir kere modern dünya birçok açıdan olumlu etmenler içinde barındırsa da aynı zamanda barındırdığı olumsuz etmenler nedeniyle bizim için zaman zaman bir hapishane olmaktadır. Bundandır ki zaman zaman Robinson Cruose gibi ıssız bir adada mahsur kalmak isteriz veya felaket derecesinde bir kar yağışı sonucu evimizde mahsur kalmayı veya herkesten uzak bir dağ başında yalnız kalmayı... Veya LOTR'daki Yüzük Kardeşliği gibi bir grubun üyesi olup dünyayı kurtarmak isteriz! Böylelikle hem modern dünya hapishanesinden çıkmış oluruz hem de kendimizi yeniden bir başrol oyuncusu gibi hissetmiş oluruz. Ve bu hayallerin hep başlangıcı daha çok tat verir, özellikle de yolculuk temalı hayallerin. Bundandır ki benim LOTR serisinde en hoşuma giden ilk kitap/film Yüzük Kardeşliği olmuştur hep. Bunlarla birlikte seri boyunca ağır basan iki ikili bulunmaktadır. Bunlar: Kader- irade ve iyilik- kötülük. Kitap boyu bir yandan karakterlerin birçoğu sanki her şeyin bir yazgıya göre olduğu ve ne olursa olsun bunun bozulmayacağı şeklinde bir inanca sahip oldukları hissedilir ancak öte yandan ise gösterilecek özgür iradenin her şeyden kıymetli ve etkili olduğu hissi de verilir. İnsanın heralde insan olmaklığından beri kafasını yoran kader- irade ikilisinin muallakta kalışınin bir benzerini Lotr'da da yaşıyoruz diyebiliriz bence. Ayrıca diğer ikilimiz olan iyilik- kötülük'te bir muallakta kalma yoktur. Kötülük tarafındaki Sauron'un en büyük gücünün de başta insanlara olmak üzere düşmanlarına karşı bir güç olarak kullandığı korku, umutsuzluk ve özgüven kaybı gibi ruhsal durumlar olduğunu görüyoruz. Nazgullarin sahneye çıktığı her an bu duygu durumları Orta Dünya'nın iyi haklarında derinden hissedilir. Öyle ki gerek karakterlere gerekse onları okuyan veya izleyen bizlere de bu duygu durumları o kadar başarılı şekilde geçer ki, bizler de olduğumuz yerden korku duyar, umutsuzluk içinde kalabilir veya özgüven kaybı yasayabiliriz. Hem de kitabı daha önce okumuş veya filmlerini defalarca izlemiş olmamıza rağmen... Yani kötülüğun çok güçlü olduğunu, yaydığı karanlığın dünyayı neredeyse tamamen kapladığını hissederiz. Her şey bitmiş derken, dünyanın bir ucunda ışık ortaya çıkar. Bu, kitapta en iyi Gandalf ile anlatılabilir. Daha spesifik olarak da, Gandalf'ın asasindan çıkardığı ışık ile Mina Tirith'e doğru kacmakta olan Faramir'i, Nazgullarin elinden kurtardıgi pasaj ile anlatılabilir. Veya Moria'da köprüde belki de en az Sauron kadar kötü ve güçlü olan Balrog'a "Buradan geçemezsin!" diye haykirdigi pasajla... Bununla birlikte ortalıkta bir anda kaybolup en zor zamanda yardıma gelmesiyle de tanınan Gandalf bir nevi insanların hep beklediği kahraman figürüdür. Özellikle bizim gibi hep bir kahraman beklemeye alışmış toplumlar için daha da etkileyici olabilir Gandalf karakteri belki de. Tabiki Aragorn... Sadece filmlerini izlemiş olanlar Aragorn'un kral olmak için başlarda kararsız olduğunu ve yavaş yavaş buna hazır hale geldiğini ve kırılan kılıcın da hazır olduğu vakit kendisine getirildigini sanıyor olabilirler doğal olarak ama kitapta böyle değil. Aragorn baştan itibaren kral olmaya hazirdir ve kırılan kılıç da yeniden dövülmüş ve kullanılmaya hazır bir şekilde yanındadır. Sadece doğru zamanı ve yolu beklemektedir Aragorn. Ama Peter Jackson'ın filmde neden bu şekilde yaptığı açıktır ve haklı görülebilir rahatlikla; özellikle sinemada bizler kahramanın erginleşmesini görmek isteriz. Böyle olunca daha etkileyici olur ve kendimizi de onun yerine koyup daha sıkı şekilde filmi takip ederiz. Bunu aslında kitaplarda da yaşarız. Tolkien bence bu erginleşme faktörünü eserinde Hobbitler için kullanmış, zaten Tolkien'in asıl kahramanları da Hobbitler değil mi? Birazina zaten değinmiş olduğum bazı duygular kitapta özellikle vurgulanıyor. Özellikle herkesin aklına Lotr ile ilgili gelebilecek ilk replik olan şu sözün teması olan acima duygusu: "Yaşayanların birçoğu ölümü hak ediyor. Ve ölenlerin bir kısmı da yaşamayı hak ediyor. Yaşamı onlara verebilir misin? O halde öyle hak, hukuk adına ölüm buyurmakta çok acele etme. Çünkü en bilge olanlar bile her şeyin sonunu göremez." Tabi salt bu sözde acıma yok gibi ama bunu Gandalf'ın Frodo'ya söylediği pasaji düşünecek olursak daha anlamlı olur. Yani, Frodo zamanında fırsatı varken Bilbo'nun neden Gollum'u öldürmedigine serzeniste bulunurken Gandalf bunu söyleyip, ardından Bilbo'ya o an mani olan duygunun acıma duygusu olduğunu ve bunun da yabana atilmayacak kıymetli bir şey olduğunu ifade eder. Öyle ki, Bilbo'nun Gollum'a o an acıması nihayetinde yüzüğün Hüküm Dağı ateşine atılmasını yani yok edilebilmesini sağlamış oldu. Yani başka bir açıdan denilebilir ki; onca büyük, güçlü kötülüğü, karanlığı ve düşmanları, Orta Dünya'nın birçok ahalisinin varlığından bile doğru düzgün haberinin olmadığı, haberi olanının da dikkate almadığı bir buçukluğun aslında eski bir buçukluk olan Gollum'a duyduğu merhamet alt etmiş oldu. Buna şimdi kader mi demeli yoksa irade mi? İyi okumalar.
Yüzüklerin Efendisi
Yüzüklerin EfendisiJ. R. R. Tolkien · Metis Yayınları · 201618,5bin okunma
··
426 görüntüleme
Murat Ç okurunun profil resmi
Bir katoloğin elinden çıkan Orta dünya yaratısı... Elfler, Cüceler, İnsanlar, Orklar, Entler, Ejderhalar... Bu dünya iyi ile kötünün savaşıdır. Bunlar Tolkien'in etrafındaki ve yaşadığı dünyanın savaşıdır aslında. Her şey onun çevresinde gerçekleşir. Geri kalan kısmını ise okuduğu ve esinlendiği kitaplardan alır. En sevdiği ise Ejderhalardır. Savaşların büyük bir kısmı askerdeyken maruz kaldığı çatışmalardan, muhtemelen somme muharebesindendir. Kitaplar ile filmin farkı olması, hem okuyucu hem de izleyici açısından daha keyifli, Orta Dünya'dan biraz daha fazlasını almanın nesi kötü olabilir ki? Bir-iki güne tembelce davranıp bitirmediğim incelemeyi ben de paylaşırım, eline sağlık Kağan. =)
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim yorumun için Murat, bilmediğim bilgiler de öğrenmiş oldum böylelikle :) İncelemeni de bekliyorum. Ve bence de Orta Dünya'dan daha fazla şey alinabilirdi, mesela senin sık sık dediğin gibi Tom Bombadil'i :)
3 sonraki yanıtı göster
Demet okurunun profil resmi
Elf gözlerin neler görüyor Legolas!😍 İnceleme muazzam 👏🏻
Kaan okurunun profil resmi
:D çok teşekkür ederim. Begenmenize sevindim.☺ Benim gözler şu an pismekte olan kahveyi görüyor ama Legolas'in Elf gözleri en son Gimli ile Entleri görmeye gitmişti.☺
2 sonraki yanıtı göster
Yeşim okurunun profil resmi
Gandalf aşkına😍😍 Eline sağlık 🌺🤗
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim.☺
Bjørn Jarnsiđa okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme olmuş👌 Elinize sağlık.
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim.☺
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.