Serenad İncelemesi - Acı İçerir.Anarşist devlet adamları ve ırkçı yasalar nedeniyle, hayat arkadaşını bir gemide patlarken seyretmenin acısı neye denktir?
Profesörümüz Maximillian Wagner'in 59 yıl sonra İstanbula inişiyle başlayan hikaye, onu karşılamaya giden 36 yaşında monoton ve tekdüze yaşamının esiri olmuş bir üniversite çalışanı olan Maya Duran'ın, profesörün hikayesine merak salmasıyla başlamış. Türk ve Alman tarihin tozlu raflarında terkedilmiş hikayeler büyük usta Zülfü livaneli aracılığıyla gün yüzüne çıkmıştır.
Nazilerin Yahudi düşmanlığına karşın Nadia adında bir yahudiye deli divane aşık olan profesör onu Almanya'dan kaçırıp Türk topraklarına getirmek ve burada huzur içinde yaşatmak ister fakat işler onun istediği gibi gitmez. Nadia'nın Yahudi olduğu fark edilir ve yola çıktıkları sırada pröfesörden kopartılır. Artık bir suçlu olan profesör Almanya'ya dönüp onu yanına alamayacaktır. Önce toplama ve işkence kamplarına yerleştirilen, İşkenceye maruz kalan hamile Nadia'yı kurtarmak için, profesör bir yol arar ve bulur. Filistin'e yola çıkan bir gemiye pröfesörün dostları tarafından bindirilen nadia'nın başına gelenleri Maya Duran'nın anlatımıyla okuyacaksınız.
Eserde ayrıca 2000 li yılların Türkiye'sini, insanların kadınlara bakış açılarını, Maya Duran'ın anneannesi ile babaannesinin başına gelen olayları, ırkçı saldırıları ve tarihin önemli birkaç hikayesini diş bileyerek okuyacaksınız...
Ben okurken bazı bölümlerinde kendi kendime fazla uzatılmış bir kitap, sıkıldım dediğim de oldu lakin Zülfü Livaneli epilogunda(son söz) şu sözleriyle bu konuya da açıklık getirmiş;
" ben bu hikâyeyi güzel olsun diye değil, anlatmaya değer bulduğum için yazıyorum."
Belki bir günde okudum bitti diyebileceğiniz bir eserden değil ama; okurken satırlarda kaybolacağınız, düşünerek, kafa yoracağınız güzel bir eser. Ölmeden okunacaklar listenize almalısınız...Kitapla kalın.