Gönderi

Evet kâinatta hiçbir zîşuur, kâinatın bütün eczası kadar şahidleri bulunan Hâlık-ı Zülcelal'i inkâr edemez. Etse, bütün kâinat onu tekzib edeceği için susar, lâkayd kalır. Fakat ona iman etmek: Kur'an-ı Azîmüşşan'ın ders verdiği gibi, o Hâlık'ı sıfatları ile, isimleri ile umum kâinatın şehadetine istinaden kalben tasdik etmek ve elçileriyle gönderdiği emirleri tanımak; ve günah ve emre muhalefet ettiği vakit, kalben tövbe etmek ve nedamet etmek iledir. Yoksa, bütün günahları serbest işleyip hiç istiğfar etmemek ve aldırmamak, o imandan hissesi olmadığına delildir.
·
7 görüntüleme
Süha Murat Kahraman okurunun profil resmi
İman,insana Halıkını tanıttıran ne kadar mevcudat varsa hepsiyle kalben irtibat kurduruyor ki insanın Yaratıcı ile bağı sağlam olsun. İnsanın verilen emirlere uymaması, günahlarına tevbe etmemesi kalben kurmuş olduğu bu bağı zayıflatıyor. Bir noktadan sonra kalb Rabbini tanımıyor. Tevbe, kalbi diri tutan olmazsa olmaz ilaçlardan... Paylaşım için teşekkürler Hakan Abi...:)
Hakan Can okurunun profil resmi
Eyvallah kardeşim, çok güzel ifade ettin maşallah.:)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.