Ortaçağ dönemine dönecek olursak, retorik öğretiminden yararlananların, üç alanda emek sarf edenlerden oluştuğunu görürüz: En başta, edebiyatla- uğraşanlar (şairler, yazarlar), kilisede vaaz veren papazlar, bir de dairelerde, mektup, ferman, belge, v.b. yazanlar. Resmi belgelerin nasıl düzenleneceğini kararlaştırmak, geleneklerin sarsıldığı çağlarda güçlük yaratan bir konu halini almıştı. Merovenj ve Karolenj hanedanları döneminden kalmış, belli özellikteki mektup, ferman ve belgelerin nasıl kaleme alınması gerektiğini, örnekler vererek öğreten "artes dictamini" ya da "artes dictaminis" denilen eserlerin bolluğu, kitabet işlerinde duyulan kararsızlıkları en iyi yansıtan kanıtlardır. "Artes dictaminis" yazdırmak sanatı diye çevrilebilir. Dictator, başlangıçta, mektup, evrak yazdıran, dikte eden kişiydi. Retorik, bu dönemde, en başta, mektup türünün malı olarak görülüyordu.