8. sone
"Sen ki müziksin, müzik dinlerken hüznün niye?
Tatlılar kavga etmez; sevinç, sevinçle coşar.
Sana zevk vermeyene katlanırsın ne diye?
Can sıkanı bağrına basmakta ne anlam var?
Birbirine eş olan hoş seslerin uyumu
Yine de kulağına sıkıntı mı veriyor?
Bil ki ahengin sana tatlı bir sitemi bu:
“Parçalan dinleyip tümü unuttun,’’ diyor.
Dinle, iyi bir koca gibi, tek bir tel nasıl
Yaratırsa eşiyle birlikte hoş bir ezgi,
Baba, çocuk ve mutlu ana, yapıyor fasıl:
Kulakları okşuyor tek bir sesin ahengi.
O sözsüz şarkı sanki tek bir ağızdan sana
“Değerin olmaz,” diyor, “yaşarsan tek başına.”
İyiliğe inanıyorsunuz, sadece iyiliğe. Dünyadaki mantık hatalarını düzeltmek istiyorsunuz, mümkün müdür bu peki? Öncelikle bize zevk vermeyene katlanmayı öğrenmemiz gerekir bence. Bunun için de bizi iyi hissettirecek insanlarla beraber olmamız gerekiyor sanki. Çünkü tek başına yaşarsak varlığımızın bir değeri olmayabilir ve kaybolup gidebiliriz hiçliğimizde.
Belki hayvanlara beslediğimiz karşılıksız iyiliğe inanmak lazım o zaman. Onlar bize hiçbir zarar düşüncesi beslemez mesela. Onlarla ve doğayla birlikte bir baba, çocuk ve Toprak Ana olabilmeyi öğrenmemiz gerekir belki de. Çünkü insanların doğasında gördük ki, kötülük hakim bu doğada. Sadece iyiliğe inanmak ama insanların iyiliğinden de gün geçtikçe ümidini kesmek arasında kalmış gibisiniz. Zor bir hayatta yaşıyoruz, mantık hatalarını düzeltemeyeceğimiz çünkü mantığı bizim belirlemediğimiz bir hayatta yaşıyoruz. Hepimize kolay gelsin.