Tasavvufî bir dil ancak bu kadar hafif, anlaşılır ve akıcı olabilirdi sanırım.
Okudukça çok uzak diyarların kokusunu burnunuzda hissedip hakiki iman lezzetine varmanın ne demek olduğuna hayranlıkla şahit oluyorsunuz.
Tüylerinizi ürperten, zaman zaman ağlatan, “Ben nerdeyim?, Ben neyim?” sorularını sordurtan bu eser, bir kış akşamı sobanın başında sizi sarıp sarmalayan bir sohbete taşıyor ruhunuzu.
Dilini, muhabbetini, verdiği dinginliği, heyecanlandıran olaylarını ben sevdim, ilgililere de severek öneririm :).