Gönderi

Şefik Can
Mevlânâ Hazret-i Muhammed'in Yolunda Bakın size çok ilginç bir mesele arz edeyim. Gazetelerde okudum, Cambridge Üniversitesi'nde bir târih profesörü İstanbul Üniversitesi'nde kölelik hakkında konferans verecekmiş. Merak ettim? gittim. Kölelere çok acırım. İlyada adlı kitapta anlatılıyor: Bir Anadolu şehri olan Truva zapt edildikten sonra şehirden insanların hepsini dışarı çıkarıyorlar. Şehri yağma ediyorlar. Yükte hafif bahâda ağır ne varsa alıyorlar, İhtiyarları öldürüyorlar, Çocukları, kadınları, erkekleri, o ordunun arkasında alıp Yunanistan'a götürüyorlar. Erkekler köle, kadınlar cariye. Ne Aristo'su acıyor bunlara ne Eflatun'u. Hatta diyor ki bütün büyük eserler hep esirlerin eseridir, kölelerin eseridir. Sultanahmet Meydanı'ndaki dikilitaşa bakınız. Bizans devrinde Mısır'dan getirilmiş. O esirler, o sıcakta uğraşarak yapmışlar. Onu yapmak bir hünerdir. Bütün şaheserler, güzel eserler kölelerin, esirlerin eserleridir. Şimdi o Profesör, konferansta şunu söyleyince herkes sustu: "Yalnız Hz. Muhammed (s.a.v.) ilk defa 'Köleler de insandır' dedi. Ne Hz. İsa, ne Hz. Musa, ne Eflatun, ne Aristo, ne Konfüçyüs ne de Buda, hiçbirisi kölelerden bahsetmedi. Gayet tabiî buluyorlardı. Pazara gidiyorsunuz, esir pazarında para veriyorsunuz, koyun alır gibi cariye alıyorsunuz. Kimse bir şey demiyor. Ama Hz. Muhammed (s.a.v.) ilk defa 'Köleler de insandır. Onlara kendi yiyeceklerinizden yedirin, kendi giyeceklerinizden giydirin' buyurdu". Biz Peygamberimiz diye seviyoruz. Onlar insan olarak, en büyük insan olarak Hz. Muhammed'i (s.a.v.) seviyorlar. İşte Mevlânâ tam da Hz. Muhammed'in (s.a.v.) yolunda. Ben yaşadığım müddetçe, Kur'ân'ın kuluyum, kölesiyim. Ben Hz. Muhammed'in (s.a.v.) ayağının bastığı yerin toprağıyım. Benim hakkımda bundan başka şeyler söylerlerse ben bütün bunlardan şikâyetçiyim. Benim aslım budur, diyor Mevlânâ,
Sayfa 233 - HayyKitap genişletilmiş 2. Baskı, Şubat 2012Kitabı okudu
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.