Sûfi büyüklerin öğretilerinde belirgin olan aşkın ana özellikleri ve âşıkların müptela oldukları hâller nelerdir?
Farsça "ışk”tan türeyen aşkın kelime anlamı sarmaşık bitkisidir. Aşk da sarmaşık gibidir. Vücûda girer girmez bütün vücûdu sarar, bütün hücrelere kadar aşk siner ve âşıkı kendine benzetir. Bu bağlamda ârifler aşkı "iksîr-i a'zam” olarak tavsif ederler. İksîr öyle bir maîdir ki, bakıra damlatıldığı zaman bakır altın olur. İnsanın kalbi, bakırdan da katıdır. Aşk iksirinin bir damlası gönle değerse o, bütün vücûdu istila eder, kapsar. Artık âşık, dert çekmeye başlar.
Şevki Bey'in bir şarkısı vardır:
"Senin cevrin senin zulmünle şâdım
Niçin dursun figân-ı şule-zâdım.”
Ben senin cevrinden, senin bana zulmünden hoşnudum, şikâyet etmiyorum. Senin cevrin bana mutluluk, şifa getiriyor.
Söze Niyâzî ile devam edecek olursak:
"Hâr içre biter gülzâr, zâr içre doğar envâr."
Sen, dikenlerin içinden gelen gülü gördün mü? Ağlamaklar içinden gelen nûru gördün mü?