Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

904 syf.
9/10 puan verdi
·
10 günde okudu
''BİZİMKİLER''
Kimlerdir bu ''Bizimkiler''? ''Her toplumda görülen ve hiçbir amaçları olmadığı gibi kafalarında düşünce denilen şeye ilişkin en ufak bir iz bile bulunmayan ve kendilerini yalnızca huysuzluk, huzursuzluk, sabırsızlıkla ifade eden bu takım her geçiş döneminde ayaklanır.'' (s.482) Ayrıca Stepan Trofimoviç demiş ki bunlar hakkında: ''Bunlar zavallı, sürpüntü insanlar, küçük salaklar, evet öyle.'' (s.619) Amaçları nedir? Toplumun temellerini ve bu temeller üzerinde yükselen ana yapıyı sistemli bir şekilde sarsmak, toplumda bir çözülmeye ve ayrışmaya neden olmak, herkesin cesaretini kırarak insanlarda toplu umutsuzluk yaratmak, böylece de bu hastalıklı, çürümüş, ahlaksız ve dinsiz... -ama aynı zamanda da kendini koruyacak ve yönlendirecek yüce bir düşünceye aç toplumu bütünüyle silkeleyerek bir anda açılacak isyan bayrağıyla iktidarı ele geçirmek. (s.842) Aslında ''Bizimkiler''de herkes düşüncesiz aptal değil. Sadece Pyotr Stepanoviç öyle. Diğerleri de düşünüyor tabii, hatta bunun gerçekten olacağına inanıyorlar çünkü Pyotr Stepanoviç'e körü körüne bağlılar. Pyotr Stepanoviç gidince diyor ya Erkel: ''Ama bunlar akıllarını kaçıracak Pyotr Stepanoviç.'' (s.788) Neden akıllarını kaçırsınlar ki? Bu da bizi Kirillov'un söylediği şu alıntıya götürüyor: ''Yaşamakla yaşamamak arasında hiçbir fark kalmadığında özgürlüğüne kavuşur insan.'' (s.143) Ne demek bu? Bu şu demek: İnsan, amaçsız olunca özgürlüğüne kavuşur. Özgürlüğe kavuşunca da ya intihar etmek ister ya da pis işlere bulaşır. Çünkü hayatta ne yapacak ki? Ya pis işlere bulaşıp, kafa dağıtacak -Nikolay Vsevolodoviç gibi- ya da intihar edecek. Aslında edebiyat bir yapbozdur ve parçalarını birleştirmek için düşünmek, vakit geçirmek gerekir. Dostoyevski aslında bu sorunun cevabını bize
Ölüler Evinden Anılar
Ölüler Evinden Anılar
kitabında veriyor: ''Bir amaç içinde ve bu amaca ulaşma isteği olmadan kimse yaşayamaz.'' (s.314) Doğrudur ve bu kitap bunun somut kanıtı niteliğinde. Aslında bu insanlar sadece zevk, sefa ve ''herhangi bir amaç'' peşinde koşma odaklı. Onların o iğrenç sözlerini duyunca aklıma hemen Fransız İhtilali ve o meşhur sözler geldi: Özgürlük, eşitlik, kardeşlik ya da ölüm! Zaten halka karşı ağır bir haksızlık, bir suç varsa halk kendiliğinden ayaklanıyor, ''ihtilal'' oluyor. Olduktan sonra da maalesef halk kendi gaddarlığını ortaya çıkarıyor, ya da eski sistemi devam ettiriyor... Bunların amacı sadece ''herhangi bir amaç,'' dediğim gibi. Rusya hakkında düşünceleri de bunlar: ''Kutsal Rusya, yüksek tabakalarını kibirli dilencilerin oluşturduğu, büyük kitlelerinse ayakta zor duran derme çatma kulübelerde yaşadığı, yoksul... tehlikelerle dolu, ahşap bir ülke.'' (s.467-468) Aslında ''Bizimkiler''le Dostoyevski bize çok pis bir ülke olmadıkça, çok büyük haksızlık olmadıkça ülkemizi sevmemizi öneriyor. ''Geleceğin toplumsal yapısı üzerine konuşmak, düşünce üretmek, düşünen her çağdaş insan için vazgeçilmez bir gereksinimdir.'' (s.510) İşte sorun burada zaten. Evet, bir gereksinimdir fakat bunlar düşünemiyor. Sadece yıkmaya, kirletmeye ve bozmaya odaklılar. Başka türlü, bir çözüm yolu ararcasına düşünmüyorlar. ''Bilge kişi gerçekle yüzleşmekten korkmamalı.'' (s.154) Onlar bu yüzden bilge değildiler. Hep yıkmaya, dağıtmaya yöneliktiler dediğim gibi ve bir çözüm yolu ararcasına düşünmüyorlar. Gerçeklerden kaçıyorlar. ''Düşünceleri kötü yönde olduğu için ne çok insan mahvoluyor günümüzde!'' (s.89) Belki de Pyotr Stepanoviç hariç tüm ''Bizimkiler'' bu davadan akıllıca vazgeçip, mahvolmasalardı gayet akıllı, vatanına hayırlı insanlar olacaklardı. Kim bilir? Dostoyevski'nin romanlarında birçok ''temiz, saf ama insanlar tarafından aptal yerine konulan'' insan tipi vardır.
Budala
Budala
'da namı diğer ''Mışkin'' var,
Stepançikovo Köyü
Stepançikovo Köyü
'nde ''Yegor İlyiç'' var,
Ezilenler
Ezilenler
'de ''Alyoşa'' var, bu kitapta da ''Stepan Trofimoviç'' var. Aslında o da bir çocuk, çocuk olduğu her zaman bir kadın aramasından ve kadınların onu okşamasını, sevmesini ve beslemesini istemesinden belli oluyor. Dostoyevski aslında bu tip ile bize ''Aşkınızı açıklamaktan hiçbir zaman çekinmeyin, reddetse bile açıklayın,'' öğüdü veriyor. Stepan Trofimoviç'in şu sözünü çok beğendim: ''Tanrı'nın kendisine kadın gönderdiği erkek kutludur...'' Lebyadkin için diyor ki Dostoyevski: ''Onun gibi yıllanmış ayyaşlarda, gerektiğinde kurnazlık ve palavracılıkta başkalarından hiç aşağı kalmasalar da sona doğru düzgün olmayan, sakat, çılgınca birtakım haller görülmeye başlanır.'' (s.331) Yani yüz verince pişman olursunuz, vermeyin. Ayrıca Nikolay Vsevolodoviç'in çok güzel bir tespiti var Yüzbaşı Lebyadkin hakkında: ''Su katılmamış bir budalasınız yüzbaşı.'' (s.336) Nikolay Vsevolodoviç'e geçelim: Onun için de demiş ki Dostoyevski: ''Bizim tip, başlı başına toplumsal bir tip (tabii bana göre): İşi gücü olmayan, avare bir Rus insanı, ama kendisi istediği için böyle değil; bütün yakınlarıyla ve onun için değerli olan her şeyle, en önemlisi de diniyle bütün bağlarını kaybettiği için bu hale düşmüş, kahrından kendini sefih bir hayata vurmuş; ama vicdan sahibi, kendini yenileyebilmek, yeniden inanmak için çaba gösteren, bu uğurda eziyet çeken, kahrolan bir insan.'' (s.853) Ben bu sözlerdeki ''İşi gücü olmayan'' sözlerine dikkat etmenizi isterim. Bu bize neden intihar ettiğini, neden eziyet çektiğini açıklıyor ve bizi yine Kirillov'un sözüne itiyor. Peki neden alçağın da aşağısında bir insan Nikolay Vsevolodoviç? ''...kendimi bitmez tükenmez hayallerden uzaklaştırmak için ya da belki de yalnızca muziplik olsun diye, tuttum bir de hırsızlık yaptım.'' (s.871-872)
Karamazov Kardeşler
Karamazov Kardeşler
'de diyor ki: ''Herkes alçak olabilir ama hırsız olamaz. Hırsızlığı ancak alçaklığın da aşağısında olanlar becerebilir.'' Aslında acıları ona hasar veriyor, onu çürütüyor. Hep ikilemde kalıyor
Hamlet
Hamlet
gibi. Şunu yapsam mı yapmasam mı? Yapmadım ama yapsaydım daha iyi olurdu sanki... Sorunu şu aslında: ''...inandığında, inandığına inanmıyor. İnanmadığında da, inanmadığına inanmıyor.'' Hep kargaşa, hep ikilem! O da zevk, sefa alemleriyle intiharı ve gerçek yüzleşmeyi ertelemeye çalışıyor ve sonunda olanlar oluyor... Tabii Dostoyevski olunca çok iyi tespitler de olur. İki tanesini sizinle paylaşacağım: ''İnsanlar yalnız kişisel çıkarlarını tehdit altınca görürlerse korkarlar.'' (s.891) ''Sevgiden daha değerli ne olabilir? Sevgi, var olmaktan, yaşamaktan daha önemlidir; sevgi varoluşun tacıdır.'' (s.833) Faydam dokundu ise ne mutlu bana. İyi günler, keyifli ve verimli okumalar.
Ecinniler
EcinnilerFyodor Dostoyevski · Türkiye Kültür İş Bankası Yayınları · 20195,5bin okunma
··
123 görüntüleme
Yasemin okurunun profil resmi
Bizimkiler diye bir dizi vardı eskiden, belki sen bilmezsin. İncelemenin başlığını görünce Dostoyevski ile bu dizi arasında bir bağlantı kurduğunu düşündüm bir an. Neyse ki öyle değilmiş, olsa ilginç olurdu ama:d
Fëanor okurunun profil resmi
89 dizisi, hiç bilmiyorum, duymadım da, eminim güzel bir dizidir. :) Kitapta devlet karşıtı bu örgüte ''Bizimkiler'' dedikleri için böyle bir başlık kullanmak istemiştim. Şüphesiz muhteşem bir kitap; her zaman söylerim, siyasetle ilgisi olan-olmayan herkes, bir birey, bir vatandaş olarak okumalı bu kitabı: Çok değerli bir kitap. İçindeki karakterler de çok değerli, özellikle Nikolay Vsevolodoviç karakteri. Ben de incelemeye çalışmıştım, yapabilmiş miyim, o senin takdirin. Teşekkür ederim değerli yorumun için. :))
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.