Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

228 syf.
4/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Edebi eleştirinin "sansürleme" veya mevcut eseri "yeniden îmal"e gönderme yetkisi olmalıdır. Aslında, kağıt üzerinde böyle yetkisi vardır ama fiilen aktif değildir. Bunu bize ispatlayan eserlerden biri "Kuyucaklı Yusuf" romanıdır. Edebi eleştiri edebiyatın filtresidir. Fakat, kapitalist zihniyet 'spoiler' ve 'pazar' denen dev engellerle bu filtrenin gözeneklerini tıkamıştır. Bu devirde bu filtre görevini biz okurlar üstlenmeliyiz. Dolayısıyla, sadece okur olmak yetmiyor, kendimizi okur-eleştirmen olarakta yetiştirmeliyiz. Olağanüstü seviyede özeleştiriye/özedebieleştiriye ihtiyacımız var. Şahsiyete, alın terine saygımız şüphesizdir, fakat kalite adına, güzellik ve iyilik niyetine kalemi ve o kalemden hasıl olan eseri belli bir amaç(lar) doğrıltusunda eleştirebiliriz. Gerekirse görmediği değeri kazandırırız; gerkirse haketmediği değeri elinden alırız. Eleştiriye engel olan -ki, bu bize mahsustur- diğer en önemli nedenlerden biri çok aşırı derecede dram sever toplum oluşumuzdur. Dramı elimizden alırlarsa onu yeniden var ederiz. Çünkü dramdan beslenir, zevk alır hâle gelmişizdir. Ve genellikle, dram içeren eserlere karşı kör olmuş durumdayız. Ne olduğuna, nasıl olduğuna bakmayız, bilinçaltında zevk alırız çünkü. Onları eleştirmek dramı, trajediyi eleştirmek olur ki, bunu da kabullenemeyiz. Sabahattin Ali'yi, Stefan Zweig'i, Dostoyevski'yi... vb. zirveye koyarız. Neden? Dramı en yüksek olan yazarlardır. Yani, biz onları zirveye ilmle değil, dramla koymuşuzdur. Perde arkasında bizden istenen, arzulanan ve görmek istenilen tablo da budur aslında. Dram, trajedi yerine ilm koyarak devam edelim... "Kuyucaklı Yusuf" bir cümleye sığdırılmış cinayetle başlar. Bitti, bu kadar! Bir roman epizodu bu şekilde verilemez. Bu hikayedir. Mesela, ben düşünüyorum ki, Sabahattin Ali öğrenmiş olmalıdır ki, romanda betimlemeye mecburuz. Mekan ve olay betimlemelerini yapmış, kötü diyemem, haksızlık etmiş olurum ama zoraki olduğunu söylemeliyim. "...Kuyucak köyünü eşkiyalar bastılar ve bir karıkocayı öldürdüler." Etkileyici ve büyük bir dram sahnesi (olayı) ile başlar ancak betimlemesi ve sonrasında eser bitimine kadar açıklaması yoktur. Eşkiyalar kimdir, nereden çıktılar, kimin adamlarıdır, neden eşkiyalar var, hiç sebep yokken bir karı kocaya evinde baskın verip niye öldürsünler? Ne iş yapardı bunlar? 'Evvel zaman içinde bir köyde bir karı koca yaşardı. Nasıl olduysa eşkiyalar birden köyü bastılar ve onları öldürdüler.' Hikayede böyle yazılır. Bu eserde tek fark hadisenin gerçekleştiği yılın ve köyün isminin verilmesi. Bir roman için akıl almaz derecede kötü bir başlangıç. Bu kısmı 'amerikan senaryosu tarzı'nda giriş diyerek kurtaralım. Yani, birbaşa aksiyonun merkezinde kendini bulmak ve sonraki açılımında (süjet olarak) taşları yerine oturtmak. Bu da kurtarmıyor da, neyse... Mekan ve olay betimlemelerini (zoraki de olsa) dediğim gibi yapmış. Benim şahsi fikrimce, bunu da dramlaştırma hatrına yapmıştır. Eleştiriden geçebilir diye düşünüyorum. Sıra karakter tahlili ve betimlemsine gelirse, maalesef, oldukça yetersiz olduğunu söyleyerek okurlar karşısında özür de dilerim. İlk başta Şahinde karakterini tahlil/betimlemeye çalışmış. Bunu da onu günah keçisi olarak gördüğü için yapmıştır. Sırf bu yüzdendir ki, eserde benim için en akılda kalıcı ve yerli yerine oturtulmuş karakter Şahinde karakterdir. Hatta, bu karkter yazarımızın yeteneğini de ortaya çıkaran karakterdir desem yanılmış olmam. Demek ki, Sabahattin Ali ihmalkârlık etmiştir. Neden acaba? diye soruyorum ve şimdilik verecek cevap bulamıyorum. Muhatabı olduğumuz bu romanda roman adına genel olarak "herşey" var. Lâkin mantıksız, illiyetsiz ve ihmal edilmiş olarak. Yukarıda bir örnek verdim, yine onu kullanayım çünkü içeriğe girerek spoiler vermiş olmayayım. Olay örgüsüne cinayetle başladık ancak olayı örgüye bağlayamadık. Başka örneklerde var... Önemli olan duygulardır dersek bu roman sentimental deneme olabilir mi? Zerre duygulanmadım aksine sinir krizi geçirdim. Ayrıca Yusuf'un "odunluğuyla" nasıl bağdaşır? Nasıl facia olursa olsun bir tebessüme engel olamaz. Eğer, kanal 7 dizilerini izleme sabrımız varsa (annem de izler, alınmayalım, içerlemeyelim) ve bu olduğu sürece ben eserin realitesinden asla şüphe etmeyeceğim. Hemfikir olduğum bu incelemeye göz atarak devam etmenizi tavsiye ediyorum: #83427631 Özetle, "Kuyucaklı Yusuf"u hikaye olarak okusaydık, edebi eleştirinin affını dilerdik, fakat roman olarak "yeniden imal" mekanizmasından geçmelidir. Spoiler gereği içeriğe fazla değinemiyorum, yoksa cümlesi cümlesine tahlilini sizlerle paylaşabilirim. Dram taklit ettirilebilir, duygusuzluktan olduğu gibi duygusallıktan da "odunlaşabiliriz". #83467926 Ve edebiyat dramlaştırmaz, dramı kullanır. Dik durmak için, tebessüm için... Sabahattin Ali'nin şiirlerini tavsiye ederim.
Kuyucaklı Yusuf 
Kuyucaklı Yusuf Sabahattin Ali · İş Bankası Kültür Yayınları · 2019174,4bin okunma
··
225 görüntüleme
Necip G. okurunun profil resmi
Ferman hocam öyle yoğun bir dönemin içine girdim ki, bir hayli geç fark edebildim incelemenizi. Neyse, geç olsun güç olmasın diyelim...:) Öncelikle elinize, emeklerinize sağlık... Hem çok teknik bir inceleme olmuş hem de 'edebi eleştiri' kavramına muazzam bir örneklik teşkil etmiş... Dram konusundaki tespitlerinize katılmakla beraber, belki yanına aşkı da ekleyebiliriz bunun. Hele ki aşk ve dram iç içeyse kaymaklı kadayıf tadındadır pek çok okur için... Gerçi Rus edebiyatı aşka pek bulaşmaz, daha doğrusu ölçülüdür, dramı yazmak için aşkı aracı gibi kullanır. Ancak yerli edebiyatta aşk da dram da merkezdedir genelde... Kuyucaklı Yusuf gerçekten de bu konuları test etmek, içine girebilmek için bayrak kitaplardan biridir... Özellikle giriş kısmına getirdiğiniz eleştiri, aslında pek çoğumuzun üzerinde yeteri kadar durmadığı ama çok da haklı bir eleştiri olmuş... Her satırıyla dolu dolu bir inceleme yazmışsınız... Benzer incelemelerde tekrar görüşmek dileğiyle... Selam ve sevgilerimle...
Ferman Mamedov okurunun profil resmi
Aleykümselam, ben de saygı ve sevgimi iletirim. Mütevazılıktan olmasın ama sizin kadar yazdığım pek bir şey yok. İncelememi çok geç saatte paylaştığımı hatırlıyorum, dolayısıyla görmemiş olmanız olası ihtimal. Dediğim gibi, spoiler engeline takılarak pek bir şey yazamadığım için yeniden paylaşıp okurların müzakeresine de sunamadım. "Suç" bende :) 'Dram' ve 'dramlaştırma'nın farklı şeyler olduğunu anlatmak istedim, Dostoyevski örneğini hep parantez açarak kullanmak isterim. O, dramlaştırmaz fakat bize öyle sunulur. Aşk konusu ise bizim edebiyatımızda paklanmalı, ayıklanmalı. Yani, uhrevi ve dünyevi aşkın çelişkisinden kurtulmalıyız. Bu anlamda Atsız'ın "Ruh Adam"ı çok güzel bir örnek. Edebiyatımızda bunun denemesi yapılmış, eleştirip daha iyi yerlere taşımak mümkündür diye düşünüyorum. Rus edebiyatında böyle bir çelişki yoktur. Tolstoy'da biraz kendini gösterdi ve hemen idealist yaftasını çakmakta gecikmediler... Sabahattin Ali'yi eleştirirken yaşadığı dönemi her açıdan bilmekte önemlidir. Bense bilmiyorum ve tabii olarakta eleştirimin bir kısmı "göreceli"dir. Daha çok eserin iskeletine, etine kemiğine yönelik bir şeyler yazdım. O zamanlar sağlam bir eleştiri kültürü olmamış sanırım. Dünya savaşlarını hatırladıkça bir şey de diyemiyorum. Gerçi günümüzde durum daha kötü. Fikir alışverişi için çok teşekkür ederim, memnun oldum. Sabahattin Ali okumaya devam ediyorum, zamanla tam tabloyu göreceğim. Belki, o zaman bazı görüşlerim değişebilir veya bazılarına ekleme yapabilirim. Keyifli okumalar diliyorum, selametle..
1 sonraki yanıtı göster
K. okurunun profil resmi
Bence içerikle ilgili bilgi içerir uyarısı yaparak, sınırlarınızı daha geniş tuttuğunuz bir yazı yazmalıydınız. Fakat yine de kitaba dair eleştirel gözle bakmaya erinmeyen bir okur olarak, bu haliyle de bir katkı sağladığınız bir gerçek. Ben de Sabahattin Ali'nin zaman zaman çok çok iyisini yapabilecekken, sanki buna erinmişçesine kalem tuttuğunu düşünüyorum. Yeteri kadar istemedi mi bilmiyorum, anlam veremiyorum. Yine de sırf cümle kuruşunu görmek adına başlarda okunabilecek biri. Benim için şiirleri ve Kürk Mantolu Madonna hep güzel kalıcak. Kaleminize sağlık Ferman Bey.
Ferman Mamedov okurunun profil resmi
Öncelikle teşekkür ediyorum güzel yorumunuz için🙏😊 Spoiler uyarısı bırakarak tabii ki devam edebilirim. Fakat, ben bir kere incindim ve bunu aşamıyorum. Bir kere daha spoiler uyarısıyla sıkıntı çıkarılsa yemin etmem ama bir dah da incelme yazmam. Bir taraftan genel hatlarıyla da olsa, eseri okuyacak kişi için (dikkatlı okursa eğer) ipuçları vermiş olduğum kanaatindeyim. Şiirlerini ben de beğenmiştim. Maddonna daha çok Maria Puder karakteriyle beğenimi kazandı ve bu açıdan istisnadır. "Kuyucaklı Yusuf'un sonuna özellikle değinmek istedim ama vazgeçtim. Yazarımıza çok kızdım çünkü :)
Elif okurunun profil resmi
İçimizdeki Şeytan'ı okuyormuşsunuz. Onun için de bir inceleme yazarsanız okumak isterim. Benim en sevdiğim Sabahattin Ali kitabı İçimizdeki Şeytan olmuştu. Onun hakkında ne düşüneceğinizi merak ediyorum.
Ferman Mamedov okurunun profil resmi
Bitirince yazmayı denerim. Şimdiden söyleyeyim Sabahattin Ali bana pek hitap eden yazar değildir.
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.