Gönderi

Sonuç
1. XVIII. yüzyılda henüz ulusal kimliğe sahip olmayan Rus edebiyatı XIX. yüzyılın ilk yarısında başta Aleksandr Puşkin ve Nikolay Gogol olmak üzere gerçekçi Rus yazarlarının yapıtlarıyla ulusal-gerçekçi doğrultuda evrensel bir edebiyat niteliği kazandı. 2. Dünya edebiyatında gerçekçilik (ve eleştirel gerçekçilik) akımı, yüzyıllar süren gelişmeler ve oluşumlar sonucunda, Stendhal, Balzac vb. yazarların yapıtlarıyla XIX. yüzyılın ilk yarısında ilk ürünlerini vermişti. Rus yazan Aleksandr Puşkin de "Çingeneler" ve "Kont Nulin"le başlayan bir süreçte "Boris Godunov'', "Yevgeni Onegin", "Bronz Atlı", "Yüzbaşının Kızı " vb. yapıtları ile 1820'li ve 30'lu yıllarda ilk eleştirel gerçekçi dünya yazarları arasında yer aldı. 3. Rus edebiyatında Puşkin gerçekçiliğinin doğup gelişmesinde başta Fransız aydınlanmacılığı olmak üzere Avrupa aydınlanmacı gerçekçiliğinin, Batı ve Rus devrimci romantizminin ve bir bütün olarak XVIII. yüzyıl Rus edebiyatında (özellikle de Fonvizin, Radişçev, Derjavin, Krilov vb. şair ve yazarların yaratıcılıklanyla) biriken gerçekçilik öğelerinin belirleyici etkisi olmuştur. 4. Puşkin'in yaratıcılığı, Rusya'da 1812 sonrasındaki toplumsal uyanışla ve Dekabrist-devrimci hareketle doğrudan ilişkilidir. 1820'de George Byron'un romantik yapıtlarıyla tanışması, Puşkin'in yeniklasikçi, devrimci-romantik özellikler taşıyan ürünlerine Byron romantizminin bireyci-benmerkezci kahramanlarını ve temalarını kazandırdı. Bu etki Puşkin'e Rus edebiyatının iki devrimci kanadını (Dekabrist-devrimci romantizm ve Jukovski-Batyuşkov romantizmi) birleştirme olanağı sağladı. Fakat Rusya toplumunun kendine özgü toplumsal - tarihsel özellikleri ve sonraları ile Puşkin'in aydınlanmacı gerçekçi birikimleri onun çok geçmeden bu dönemin kazanımlarını da özümseyerek eleştirel-gerçekçi bir senteze ulaşması sonucunu doğurdu. 5. Puşkin gerçekçiliğinin başlıca özellikleri, kişisel psikolojilerin ve dünya görüşlerinin toplumsal oluşumlar sonuçlarında doğdukları, gelişip değiştikleri gibi genel bir eleştirel-gerçekçi ilkenin yanı sıra; yöntemde halksallık, tarihsellik, sıradan insana ve günlük yaşamın sıradan olaylarına (toplumsal adalet duygusu ve yaşama sevinciyle ilişkili) derin ve içten bir ilgi; anlatımda ise yalınlık, saydamlık, nesnellik ve somutluktur.
Sayfa 218Kitabı okudu
·
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.