Gönderi

Atalarımız, yakın dönemlerde bile geleceği umutlarını yatırmak için en güvenli ve en vaatkâr yer olarak görürdü; oysa biz geleceğe öncelikle korku, endişe ve kaygılarımız yansıtıyoruz: iş bulmanın gitgide zorlasacağı, düşen gelirlerin bizim ve çocuklarımızın yaşam fırsatlarını azaltacağını, toplumsal statümüzün iyice kırılganlaşacağı, ömür boyu elde ettiğimiz her şeyin geçici hale geleceği, elimizde bulunan mücadele araçları, kaynakları ve becerilerinin karşımıza çıkan zorluklarının ağırlığına kıyasla giderek yetersiz kalacağını dair korku, endişe ve kaygılarımızı… En önemlisi, hayatlarımız üzerindeki kontrolümüzün gitgide azaldığını hissediyoruz -kim olduğunu bilmediğimiz, bizim ihtiyaçlarımızı önemsemeyen, hatta belki düpedüz hasmane ve zalim oyuncularına oynanan bir satranç maçında ileri geri hareket ettirilen, onların hedefleri uğruna rahatça harcanabilecek piyonlara dönüşüyoruz. Çok da uzun olmayan bir süre önce daha fazla rahatlık ve daha az zahmet ile özdeşleştirdiğimiz gelecek, bugün tüyler ürpertici tehlikeler getiriyor aklımıza: vazife için yetersiz ve ehliyetsiz olarak tanımlanmak veya sınıflandırılmak, değer ve haysiyetten mahrum bırakılmak ve böylece marjinalleşmek, dışlanmak, toplumun dışına atılmak.
Sayfa 31 - Nesnesini ve İsmini Arayan Semptomlar, Zygmunt BaumanKitabı okudu
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.