Toplumların bilim ve akıl çizgisinde yürüdüğü zaman güven içinde yaşayabileceğini savunan, ilkelerini bu temeller üzerine kuran bir liderin, aslında dinine de bağlıydı diye sunulması haksızlıktır.
Atatürk insanları ne dine davet etmiş, ne de dinden uzaklaştırmıştır. Kur’an’ın doğru ve düzgün bir çevirisinin yapılmasına öncelik vererek, kutsal kitap olarak okuduğun bir yerde ne yazıyor; önce anla, anla ki neye inandığını bil demek istemiştir. Dini alet edenlere, hurafelerle halkı uyutanlara geçit vermeyişi de onun akılcılıktan, bilimden yana olduğunun bir başka göstergesidir.
Şahsi kanaatimi yazacaktım ama, yeri böylesi tarafsız ve değerli bir incelemenin yorum alanı değil. Hakikaten çok güzel ve verimli bir inceleme olmuş. Eline sağlık.