Öyle minik öyle heyecanlı ve sevgi dolu bir kalp tutuyorsunuz ki elinizde ne için yaşadığınızı tekrar sorguluyorsunuz. Hayata bakışındaki saflık, içinde taşıdığı çocuksu gerçeklik, kimi zaman yenildiği kibri, hırsı ve havailikleriyle Anne'in hayatına ortak olmak bu kitap. Kapağını açtığınız ilk andan itibaren sizi içine çeken bir dünya. Kimsesizler yurdundan birini evlerine konuk etmek isteyen Matthew ve Marilla kardeşler için olduğu kadar yaşadıkları yer için de yeni bir soluk oluyor Anne. Benim en sevdiğim yanı ise Anne'in içindeki tüm duyguları bize yaşatması yazarın. Bazı anlarda onunla heyecandan yerimde duramazken bazısında verdiği yanlış kararları olgunlukla karşılıyorum. Kitabın dili ve anlatımı herkesin okuyabileceği düzeyde kolay ve basit. Küçük bir kızın günlüğünü okuduğunuzu hayal edin. Tüm bu günlerin arasında bazı anlarda yazarın sadece böyle bir hikayede olması gerektiğini düşündüğü için bölümler eklediğini hissettim. Bu anlarda biraz aynı şeyleri okumaktan sıkıldığımı itiraf etmem gerek. Ama kitabın sonunda tempo daha fazla artıyor ve size bu anları unutturuyor. Eminim popülerleşmesini sağlayan dizisi de izlenebilir hatta içindeki renklerle sizi kendine daha fazla bile çekebilir. Anne'in hayatı belki derin anlamlar bırakmayacak sizde ama yüzünüzü ısıtacak, gülümsemenize sebep olacak. Belki çocuksu yanınızı hatırlamak isterseniz kitaba şans verirsiniz?