Gönderi

224 syf.
·
Puan vermedi
My way...
“Dünyada herşey için; medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir” Mustafa Kemal Atatürk Bu günlerde doğruluğu ve güvenilirliği büyük kitlelerce kabul edilmiş liderlere, düşünce insanlarına ve inanışlara yaslanarak ifadelerini özgürleştirmeye çalışmak son derece yaygın. Yazmak aklımda yoktu, Atatürk’e sırtımı dayamaktan zaten çekinirim. Azra Erhat’ın da Atatürk’ü arkasına almak gibi bir amacı olduğunu asla zannetmiyorum, ama bir yol insanının, her adımını cesurca anlattığı bu kitapta bütün aydınlık yollar Ata’ya çıkıyordu. Gelecekte bu kitaba yönelik bu günkü düşüncelerimi yazmadığım için pişmanlık duymak istemediğim için günler sonra bir şeyler yazmak istedim… Bir dönem: 12 Mart’ın çok yüzünden biri, “Aydın Kıyımı”. TCK’nın 141. maddesine aykırı eylemleriyle(?) Sabahattin Eyüboğlu, Vedat Günyol, Magdi Rufer ve Yaşar Kemal’in eşi Tilda ile 4 ay boyunca Maltepe Askeri Cezaevi’nde tutuklu kalır Azra Erhat. Bu gün okuduğumuz klasiklerin kapaklarında o çok sık gördüğümüz insanlar değil mi bunlar? Suç tanımı; bir telefon görüşmesine dayanır: “… biz Sabahattin ve Vedat’lı bir trioyuz…” , gizli bir örgüt (?)… Komünist ihtilal hazırlığı sanılır bu sözler gerçek nedir bilinmez ancak düşüncenin zehir olduğu zamanlarda susanlar kazanmıştır… Amaç: Gülleylâ ve Sevgi Soysal… Bir tanesi Erhat’ın yeğeni, diğeri hayran olduğu dostu. Kitap iki kadına seslenir, ilk ve büyük bölüm Gülleylâ içindir ve sanırsınız ki tutuklulukta yazılmamıştır bu satırlar cıvıl cıvıl özgür bir kadının sesidir duyduğunuz. Belki de asıl kafesler kendimizin çizdikleri diye düşündürmek ister Azra Erhat. Gülleylâ için hazırlanan bu bölüm bir Azra Erhat biyografisi olup sona yaklaşırken de Atatürk’ün Gözleri’ne götürür bizi… Sahiden görmüştür o gözleri Erhat.. “Gülleylâ” Erhat için ne ifade eder bilinmez ama benim görüşüm “Türk Gençliği” dir. Suçsuzluğunu Türk Yargısına değil, gençliğe anlatma gereği duyar yani geleceğe.. İkinci bölüm ise Erhat’ın tutukluluğunu anlatamamanın sızısıdır. Bir Sevgi Soysal gerçeği vardır ortada, Erhat’ın başaramadığını o başarmış, “Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu” nu yazmıştır… hep kızar kendine Azra Erhat, sonradan yazmayı ister tutukluğunu ama dileğine ulaşamadan ayrılır aramızdan… “Aslında bilim nedir, biliyor musun Gülleylâ, bilim, insanın yaşayabilmek için giriştiği çabada kendisine yol gösteren bilgilerin tümüdür…” Azra Erhat’ı Homeros çevirisi ve Homeros’a eşlik eden Mitoloji Sözlüğü’nü okurken tanıdım. Koskoca ön sözünü herkesin eleştirdiğini görüp üzülüyorum. Oysa bir Türk Aydını’nın en güzel hediyelerinden biri topraklarımızı anlatması olsa gerek… Ardından Eyüboğlu ile hazırladığı Hesiodos Eseri ve Kaynakları kelimenin tam anlamıyla bu günün proletaryasına/prekaryasına bir ışık tutar. Tarih bir bütündür, tıpkı kültür gibi ve bizler Anadolu topraklarında, Homeros ve Hesiodos kültürünün izleyicileriyiz. Yanılgı şudur ki Batı Düşüncesinin ve edebiyatının temeli sayılan bu mitler bize yabancıdır. Yaşar Kemal’in eserlerinde sözlü edebiyat izleri görülür, zaten onun en büyük amacı Homeros’u aşmaktır. Bu gün yaşadığım Batı Anadolu’da hâlâ Bağbozumu şenliklerinin dumanı tütmektedir.. Hem dilde, hem hayatta silinmez izler bırakan bu destanları okumak bizim için elzemdir… Bana kattıklarına doyamadıkça diğer eserleri ile tanıştım Erhat’ın; İşte İnsan benim gözümde büyük bir İnsanlık ve Düşünce Tarihi eseridir. Ardından Halikarnas Balıkçısı ve Erhat’ın birliktelik ürünü Mavi Anadolu.. Ve Sevgi Yönetimi ile Hümanist Düşünceyi öğretme çabası.. Bu gün ellerimde bir bütün olarak duran Azra Erhat’ı, Gülleylâ’ya Anılar sayesinde çok daha iyi anladım. Çünkü çocukluğunu, aldığı eğitimleri, geçtiği yolları, okuduğu kitapları okuma şansım da oldu. Onunla Vercors da okudum, onun için şiirler de neticede Erhat ile bir bağ kurdum.. Mesele Kültür: Kültür bu gün elimizdeki kitaplardan bize geçenler, izlenilen filmler ve deneyimler değildir. Kültür Cumhuriyet’in ilk yıllarında Batı’ya gönderilen ve batıda öğrenilenleri Anadolu’ya empoze ederken ne Anadolu’yu ne Batıyı anlayamayıp bir Batı özentisi olarak kalış da değildir. Kültür doğumumuzla başlar. Anadolu’da anadilimizle, yediklerimizle, dokunduklarımızla bize geçer, büyüdükçe farklı kültürlerden kendimize kattıklarımız da olur, sonsuz bir yoldur, bir inşadır kültür.. Erhat’ın ailesinin görevi sebebiyle ilk gençliği Avrupa’da geçer. Batılı bir eğitim anlayışıyla büyür, ancak Türkiye’yi asla unutmaz. Avrupa’yı tek medeniyet sanmaz, dünyanın tek bir medeniyet oluşunun farkındadır. Aldığı dil eğitimini ülkesine döndüğünde, kendi ülkesinin sırlarını çözmeye adar, çünkü bilir ki Homeros’un vatanı Anadolu’dur… Azra Erhat’ı Homeros’suz düşünemeyiz, Homeros’u da Erhat’sız… Ama amacım burada kültür konusunu anlatmak ve batılı eğitim anlayışının aslında gelmediği ve geldiği anlamları ifade etmekti. Savaşın izlerini taşıyan Türkiye’de bir kadın olarak kaliteli bir eğitim alması söz konusu değildi Erhat’ın, ailesinin ekonomik seviyesi el verdiği için şanslıdır ve bana göre burjuvadır Erhat. Bu konuda bir eleştiri getirmek gerekir mi gerekmez, çünkü o Sevgiyi bilir, insanı da. Babasını kaybedip Türkiye’ye döndüğünde Atatürk’ün Türkiye’si ile karşılaşır Erhat. Küllerinden doğan bu ülkede insanların karınca gibi çalıştığını, az zamanda çok işler başarıldığını görürür.. Ve Atatürk’e varır. Onun sözlerini tek tek neşreder, anlamaya çalışır. Bir bilim, dilbilimi insanının Türk Dil ve Tarih Kurumu’nu kuran Ata’sına minnet borcu vardır ve Erhat’ın çalışmaları bu borcu fazlasıyla öder… Çocukluk, aile, eğitim, hastalıklar, hiç bir hastalığın onu yenmesine izin vermeyişi ve çalışma, sonsuz çalışma… Son olarak bir de Feminizm. Bir kadının ayakları üzerinde durmasını arzu eder Erhat ancak tek eleştirim “adam” lık tabirini kullanışıdır… Söylenecek, yazılacak o kadar çok şey var ki ama tadında bırakmalıyım. Eğer genç yaşta bir okur incelememi okursa ona şunu salık veririm; “Her yerde olan hiçbir yerde değildir.” der Seneca, ben sırtımı ona rahatça dayıyorum bu gün, benden çok şey aldı ve kattı çünkü. Öncelikle kendinizi arayın, tarihinizi mümkün olduğunca bilin, kültürünüzü başka ellerin inşasına bırakmayın ve bir bağ kurun, güvendiğiniz yazar ve insanlarla… Benim bağlarımdan biri belki en tatlısı Azra ile… Nitekim bu kitapla Erhat’ın savunmasını ellerimizde tutma şansına da sahibiz. Hayatını ilime, en hakiki mürşite adayan bir insanı yargılama hakkını bizlere Türk gençliğine veren Erhat’a sonsuz teşekkür ederim.. Keşke daha çok yazabilseydin… youtu.be/qQzdAsjWGPg
En Hakiki Mürşit
En Hakiki MürşitAzra Erhat · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202045 okunma
··
324 görüntüleme
Odessa okurunun profil resmi
Su gibi aktı okurken, çok güzel bir inceleme olmuş. Azra Erhat okuma şevkimi tetikleyen üçüncü kişi sen oldun; Demet ve Homeros'un ardından seninle birlikte kaçınılmaz oldu. Mitoloji sözlüğü ile yakında ekranlarda olacağım. İnceleme için tekrar teşekkürler 😊😊
Psyche okurunun profil resmi
İçeriğe pek değinmedim aslında, tatlı süprizleri var bu biyografide. Aslında daha çok çocukluk ve gençlik yılları. Sevgi Yönetimi ise daha ileri yaş düşüncelerini yansıtıyor. Mitoloji Sözlüğü de uzun yılların ürünü. Yanlış hatırlamıyorsam Homeros'u çevirmesi 14 yılını almış... Çok saygı duyuyorum ona, mutlaka oku Odessa, hangi eseri olursa olsun pişman olmazsın. Vakit ayırıp beni de okuduğun için ayrıca teşekkür ederim :)🌼
1 sonraki yanıtı göster
Demet okurunun profil resmi
Sabahattin Eyüboğlu, Vedat Günyol ve sevgili Erhat’ın “gizli bir örgüt, bir trio” :) olduğu muhabbetini yine senden öğrenmiştim. Azra’yı öğrendiğim gibi. Kitapta Soysal’ın geçiyor oluşu daha çok meraklandırıyor beni. Sen bahsettikçe de mest oluyorum. Bunlar ne güzel kadınlarmış, iyi ki yazmışlar diye.. Aklına kalemine sağlık.🌟🤗
Psyche okurunun profil resmi
Ben bu kitabı okurken "Koğuştan Sevgi'ye" adlı ikinci bölümdeki o Sevgi'nin Sevgi Soysal olduğunu bilememiştim. Aklımda Sevgi Yönetimi vardı... Görür görmez telaşla sana yazışım seni Sevgi Soysal'la özdeşleştirdiğimdendi. Ne güzel ki yıllar sonra o iki ruhu biz içimizde bu kadar iyi hissedebiliyoruz. Çok teşekkür ederim, iyi ki varsın. 🖤.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.