Gönderi

565 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Aynaya bakma zamanı...
Körleşme sadece bir roman değil, yaşadığımız yüzyıla yönelik güçlü bir çığlık bence. Hatta yalnız bu yüzyıla değil, bin bir çeşit "sıradan vatandaş"ından bilimadamına (biliminsanına değil adamına), filozofundan aydınına, mitolojisinden tarihine edebiyatına kadar tüm insanlığa karşı bir çığlık, bir eleştiri ve özeleştiri tokadı. Dr. Kien, binlerce kitaptan oluşan kütüphanesi ve akademik çevreler dışında pek kimseye hitap etmeyen uzmanlık alanıyla övünen bir "bilgin". Ancak bu akademik çevre de dahil dünyadaki herşeye ve herkese sırtını dönmüş, bencil, kibirli bir "bilgin". Kitabın başlarında tavana açılan birkaç küçük pencereden, sonlarına doğru da yer seviyesine yakın küçücük bir delikten bakıyor yalnızca etrafına. Bu ikisi arasında kalan göz hizasına, yaşamın akıp gittiği dünya alanına bakmıyor Kien. Aşk, cinsellik, yeme içme zevki, sosyal ilişkiler gibi insani yaşantıları reddederek, yalnızca topluma değil kendisine de yabancılaşmış. Görmek ya da kabul etmek istemediği her şeye karşı kendisini bile isteye körleştiriyor, kulaklarını hayali kapaklarla kapatıyor, hatta bir ara heykel gibi durup taşlaşıyor olaylar karşısında. "Aydın kimdir, nedir, ne yapar?" sorusunun en ürkütücü cevabı bu adam. Ördüğü zihinsel kalenin içinde kendinin tutsağı bir kibir abidesi. Bu yüzden olsa gerek, ilk bölüm Dünyasız Bir Kafa. İlk etapta böyle bir aydın tipinin eleştirisi göze çarpsa da, aslında romandaki tüm karakterlerin ortak özelliği körleşme. Bütün iticiliği, gevezeliği, kabalığı, şirretliği, sinsiliği, şiddet eğilimiyle faşizmin vücut bulmuş hali Therese; kaba kuvvetin, acımasızlığın ve devletlerin kolluk kuvvetlerinin timsali emekli polis kapıcı Pfaf; dünya satranç şampiyonu olma hırsıyla çevirmedik dolap bırakmayan kambur cüce Fischerle; ona körü körüne aşık, ne isterse yapan kambur cüce kadın; "saygıdeğer aile babası" lağımcı; kör numarası yapan dilenci; düzenbaz satıcı; sırf biraz kazanç için rezilliğin son perdesini oynayıp duran mobilyacı Grob... Tüm bu karakterlerin hepsi de zihinlerinde kurdukları kendi çıkarlarına dayalı dünyalarında yaşayan ama birbirlerine ve dünyaya körleşmiş insanlar. En ufak bir kargaşada kendi uydurduğu yada en yakınından duyduğu bir senaryo üzerine izdiham çıkarmaya, birilerini linç etmeye hazır kitleler de cabası. Kitabın ikinci bölümü: Kafasız Bir Dünya. Son bölümde ortaya çıkan Georg, tüm bu karakterlerin yanında en aklı başında olanmış gibi dursa da, yaşanan problemleri nihayet çözmüş gibi olsa da, o da bir başka kör aslında. Onun da kendine ait bir dünyası, tutkuları ve kibri var gözüne perde indiren. O kadar ki bunca kaosun öyle bir çırpıda çözülemeyeceğini, yıkımın geri dönüşsüz bir noktada olduğunu farkedemeden kendi dünyasına kapanmaya gidiyor çabucak. Kien'in bir sorusuyla başlayan roman, Kafadaki Dünya bölümünün sonunda yine onun çılgın kahkahasıyla bitiyor. "İnsan kör geçer yaşam yollarından" diyordu kitabın bir yerinde. Körleşme ve kaos ancak bu kadar çırılçıplak anlatılabilirdi. Bu açıdan oldukça ağır, yorucu fakat bir o kadar sürükleyici bir kitap bu. Yazıldığı dönem göz önünde tutulduğunda insanlığı bekleyen felaketler zincirini haber veren bir manifesto olduğu bir gerçek. Bunun ötesinde bir çok filozofun savunduğu, Berkeley'in "Var olmak, algılanmış olmaktır" şeklinde ifade ettiği; Platon'un, David Hume'un, Kant'ın da savunucusu oldukları idealizme de; bilimi göklere çıkararak kutsayan, yaşamın özüyle ve doğayla bağlarını koparan Aydınlanma çağına da çarpıcı bir eleştiri. Çıkar ilişkileri üzerine kurulu evlilikleri ve diğer sosyal ilişkilenmeleri de sorgulamaya iten bir yanı var. Bence en çok dikkati çeken unsurlardan biri de en eski mitolojik öykülerden, önde gelen filozofların düşüncelerinden günümüz edebiyatına kadar yer etmiş, tüm kültürlere sinmiş olan kadın düşmanlığının, karakterlerin ağzından sürekli dışa vurularak gözler önüne serilmiş olması. Üç maymunu oynayan bu yetişkinler karnavalında bir tek çocuk var; romanın başında kitaplara olan ilgisiyle ortaya çıkan, ama sonra tekme tokat kapı dışarı edilen ve bir daha da görünmeyen bir çocuk. Belki o da gözden çıkarılan geleceğin imgesidir; en okumuşundan en bilgisizine kadar herkesin şimdiki zaman'a kilitlenmişiliğinin, insanlık için umutlu bir yarının olmayışının imgesi... Uzun oldu evet, ama öyle üç beş cümleye sığdırılamayacak kadar çok katmanlı, bir çok açıdan ele alınacak bir eser Körleşme. Peki sadece yazıldığı dönem mi söz konusu olan? Dönüp bugüne ve kendimize de bakmak gerekiyor bence. Giderek daha çok körleşmiyor muyuz? Hergün biraz daha kendi dünyalarımıza çekilerek, sosyal medyada sadece bizim gibi düşünenlerle takipleşerek, sadece "kendi mahallelerimize" kulak vererek, görmek istemediklerimizi görmezden gelerek bizler ne yapıyoruz? Bizim hikayelerimizin sonu nasıl bitecek, kimbilir? Canetti, onlarca soruyla başbaşa bırakıyor bizi.
Körleşme
KörleşmeElias Canetti · Sel Yayıncılık · 20213,580 okunma
··
289 görüntüleme
Rodeon okurunun profil resmi
Yine arka kapak yazısı kıvamında, yine okumadığın için hayıflandıran ve fakat bundan fazla olarak ilgi uyandıran çarpıcı bi inceleme olmuş. Aklınıza, fikrinize sağlık. Tüm diğerkâm fikir aktarıcılarının cömertliği sinmiş her bir cümleye. Devam diyorum:)
şaziye.. okurunun profil resmi
Onore ettiniz, çok teşekkür ederim🍀
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.