"Ben hasta bir adamım. Hayır bedenim değil, ruhum hasta, beynim hasta. Bütün değerlerimi kaybettim sanki. Hiçbir şeyi umursamıyorum." Martin Eden, Jack London’un yarı otobiyografik romanıdır. Konusu 20.yüzyıl başında Oakland’da yaşayan Martin Eden’in yaşamının değişmesi, Arthur vasıtasıyla tanıştığı Ruht’un hayatına girmesi ile başlar. Martin'in Ruhth’a olan aşkı onun mücadelesini kuvvetlendirir. Martin, Ruth ile evlenmek için saygın bir mesleğinin olması gerektiğinin farkındadır. Kendisi için en uygun mesleğin yazarlık olduğunu düşünür. İki yıl boyunca yoğun bir şekilde çalışarak edebiyat alanında uzmanlaşır. Birçok çalışma yapar fakat editörler çalışmalarını sürekli reddeder. Martin tüm zamanını yazı yazmaya ayırdığı için parası tükenir ve kimse bunun farkına varmaz. Kahramanın hayatı Brissenden ile tanışmasıyla farklı bir boyuta girer. Aslında çabaladığı her şeyin o kadar da önemli olmadığını anlar. Bütün bunlar olurken Ruth’un ailesinin ona baskı yapması ile Ruth, Martin’den ayrılır. Ruht’un ayrılması ve Brisseden’ın ölümü Martini altüst eder. Martin, son eserini tamamladıktan sonra yazmayı bırakır. Onun yazmayı bırakmasıyla birlikte tüm yazıları değer görmeye başlar. Kısa bir süre sonra herkesin tanıdığı şöhretli bir yazar olur. Fakirlik içinde yazı yazmaya çalıştığı dönemde kimse yüzüne bile bakmazken şimdi insanlar onu evlerine yemek yemeye bile davet etmeye başlar. Hatta Ruth bile ondan özür dileyip barışmayı ister ancak Martin; "“Neden daha önce göze almadın?” diye sordu sertçe. İşim gücüm yokken... Açlıktan ölürken... şimdi kimsem o zaman da aynı adamdım, insan olarak, sanatçı olarak aynı Martin Eden’dim; o zaman niye yapmadın? Kafamı duvarlara vura vura kendime sorduğum soru buydu. Sadece senin için değil herkes için sordum. Görüyorsun değil mi, değişmedim ben."

Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202392,7bin okunma

·

14 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Fatma