Gönderi

Xll. yüzyılda troubadourlar, tatmin edilmemiş arzuyu şiirsel aşk kavrayışının merkezine kaydırdıklarında, Orta Çağ zihniyeti önemli bir dönemeci dönmüştür: aşki bir öykü, ilk kez olumsuz bir temel üzerinde gelişmekteydi. Aslında Antikite de, aşk arzuları ve bunun yarattığı sıkıntıları terennüm etmişti, ama bunları gerçekleşeceği kesin bir mutluluğun bekleme süresi ve teşvikçisi olarak kavramıştı. Pyramos ve Thisbea veya Kaphalos ve Prokris gibi trajik anlatıların duy­gusal "an"ı, umudun boşa çıkmasında değil de, zaten birleşmiş iki aşığın ölüm yüzünden ayrılmalarındadır. Acı duygusuna burada yol açan unsur, tatminsizlik değil de, talihsiz­liktir. Tatmin edilmeyen arzu, ilk kez saraylı aşkında esas te­ma haline gelmiştir. Böylece, tensel aşkla çakışmasına gerek kalmadan, her cins etik özlemi emebilme yeteneğine sahip erotik bir ülkü yaratılmış olmaktadır. Her türden ödül umu­dundan vazgeçen kadın tapınısı, işte buradan çıkmıştır. Aşk, bütün estetik ve ahlaki tamlıkların çiçeklendikleri alan hali­ne gelmektedir. Saraylı aşık, aşkı nedeniyle erdemli ve saf hale gelecektir. Aşk, Vita nueva'da kutsal bir mutluluk ve kutsal bir bilgi haline gelene kadar, lirik şiirin içinde ruhani unsur giderek önem kazanmıştır. Dante ve çağdaşlarının Dolce stil nuovo'sunda, bir uca varılmış olmaktadır ve bu nok­tada bir gerileme kaçınılmaz olmaktadır.
Sayfa 156Kitabı okudu
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.