Dünya onu müsrif ve gösteriş düşkünü yapmıştı. Müsriflik ve kibir onu soğuk kalpli ve bencil yapmıştı. Başka nitelikleri yok ederek kendi suçlu zaferini ilan etmeye çalışan kibir onu gerçek bir beraberliğe yöneltmiş, o zaman da müsrifliğin ya da müsrifliğin ürünü olan ihtiyacın feda edilmesini gerektirmişti. Onu kötü sona götüren her kusurlu istek, aynı şekilde cezaya da götürmüştü. Dürüstlüğü, duyguları, mutluluk fırsatını çiğneyerek kendini fiilen kopardığı beraberlik, artık elinde olmadığı zaman, bütün aklına hükmediyordu;