incelemeye başlarken, şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim: Kitap fazlasıyla akıcı ve ilgi çekici , pandemi sürecinde okumuş olmam da güzel oldu.
Kitap, günün birinde bir adamın ansızın kör olmasıyla ve bunun bir salgına dönüşmesiyle başlıyor.
"Beyaz felaket" diyorlar bu hastalığa çünkü insanlar normalin dışında bembeyaz bir körlük yaşıyorlar peki kitapta anlatılan bu mu ? bakalım.
Kör olan insanlar bir deliler hastanesinde karantinaya alınıyor, kocasını yalnız bırakmak istemeyen bir kadın kör olmadığı halde aralarına karışıyor. İşte ana kahramanımız, Doktorun Gören Karısı, kitabın bir sayfasında körlere şöyle sesleniyor " tamamen insan olamasak da tamamen hayvan olmamak için çabalamalıyız"
Kitap bizlere hayvanlığa ne kadar yakın olduğumuzu anlatıyor, kimse bizi görmediğinde neler yapabileceğimizi hatta devletlerin önemini...
Kitap sonunda bize tüm cevapları vermiyor,hastalığın sebebini ve kadının neden hasta olmadığını hala merak ediyorum.
Sanırım bunu "Görmek" kitabında öğreneceğim.
son olarak; "Aslında körlük, umudun tükendiği bir dünyada yaşamaktı." diyor kitapta Saramago, umudunuzu yitirmeyin, körlük zihinde başlar.