Öncelikle bu kitabı bana hediye ederek Hasan Ali Yücel klasikleriyle tanışmama ve ilgimin artmasına vesile olan canım arkadaşım @zeynokrgllu' ya çok teşekkür ederim. Bitecek korkusuyla okumaya yanaşamadığım ama okuduktan sonra da neden daha önce okumadım diye hayıflandığım Oblomov... Yazarın kalemini bilmeyen yoktur zaten, o kadar akıcı, sade, etkileyici ve telaşsız yazılmış ki kitabı okurken asla sıkılmıyorsunuz, öyle içine çekiyor ki sizi cümleler ve anlatılanlar arasında kayboluyorsunuz. Oblomov' a kızıyorsunuz hatta bazen silkelemek kendine getirmek istiyorsunuz sonra kendinizi bir yandan Oblomov'a üzülürken buluyorsunuz çünkü bana göre sevdikleri tarafından ihanete uğradı, kandırıldı yani Olga ve Ştols'a şaşırmadım desem yalan olur, ama Oblomov ben onlara kızarken o kadar sakin hatta sevinerek karşılıyor ki her şeyi buna ayrı tuhaf bakıyorsunuz, gerçek hayattan benzettiğiniz insanlar oluyor, empati yaptığınız yerler çok oluyor, Kitapta sevdiğim başka bir şeyse her karakterin sonu belliydi hepsini kendi içinde anlatmış yazar, yani kitap bittiğinde " ee şu karaktere ne oldu?" Diye aklınızda hiç soru işareti kalmıyor, genelde benim kalırdı çünkü herbir karakterin sonunu da ayrı merak ederdim, o kadar fazla altını çizdiğim, işaretlediğim cümle ve satır oldu ki açıp ara ara tekrar okuyacağıma eminim. Oblomov ile şunu da fark ettim gerçekten tembelliğe uyuşukluğa öyle sürekli olarak yatıp uzanmaya asla tahammülüm yok, okurken sürekli Oblomov'a kızdım çünkü Kısaca kesinlikle okumalısınız