Bu kitabı sadece ırkçılık üzerinden incelemek yada değerlendirmek kitabın çeyreğini anlamamıza yardımcı oluyor. Bu kitap şuan da geçerli olan toplumsal kuralları bize duru, sakin ama çarpıcı şekilde sunuyor.
Yıllar içinde bireylerin arasında ki ilişkiler, paylaştıkları değerler ve davranışlar ortak bir noktada evrilir. Bu neticede sözsüz, yazısız kurallar olur. Bu yıllar içinde kalıplaşmış kurallar, farklı birey etkileşimi söz konusu olduğunda toplumda dışlanma kaçınılmaz olur.
Rodneyler, Jem'in çiçeklerini yolduğu kadın, siyahiler, hatta anlatıcı kız ama az ama çok hep bir öteki idiler. Buna siyahiyi suçlayan fakir ailede dahil. Suçlayan kıza bakalım. Fakir oldukları için dışlanmışlar ve zaman içinde kendileri de bu durumu kabullenmişler. Genç kız yapayalnız ne bir arkadaşı nede konuşabileceği birisi var. O da siyahiye yanaşıyor. Düşünüyorum da mahkeme de tam tersini savunsa idi toplum dinamikleri nasıl hareket ederdi, kıza karşı? Büyük bir soru işareti, okuyanların düşünmesini isterim.
Aslında kitaba ismi ile başlamak gerekirdi belki! Ama Türkçe çevirisi her ne kadar kulağa güzel gelse de bence kötü bir çeviri. Bülbül güzeldir, narindir, aşkı için devamlı şarkılar mırıldanır. Hâlbuki kitabı ismini veren mockingbird (alaycı kuş) çirkindir, çevrede ki sesleri muazzam taklit eder. Ama en büyük özelliği taklit ettiği sesleri müziğe yani orijinal şarkıya çevirirler. Çevrenize bakın belki bizim çıkardığımız sesleri birileri müziğe çevirmiştir.
Güzel bir kitap herkesin okumasını dilerim.