Kendinizi çok fazla horlayan biri iseniz, birinin sizi dövmesine, aşağılamasına, size pislikmişsiniz gibi davranmasına bile katlanırsınız. Niçin? Çünkü inanç sisteminiz şöyle der: “Bunu hakediyorsun. Bu kişi benimle kalarak bana katlanıyor. Ben sevgi ve saygıya layık biri değilim. Ben değerli biri değilim. Yeterince iyi değilim.”
Eğer bir şeftali kurtlara kanar, onların etlerine işlemesine, çekirdeklerini kemirmesine duyarsızlaşır ise ölür. Eğer çekirdeğindeki gizli güçle yaşama bağlanırsa ve gelişme ortamına sahipse her şeftali gelişir.
O yıldan bu yana kaç yıl geçti bilmem ama bahçıvana hiç meyve vermiş değilim ve vermeyi de düşünmüyorum. İster korkutsun ister odun diye kesip atsın isterse de yalvarıp dursun umurumda bile değil, ona boyun eğmeyeceğim.
Gençken taşıdığımız onca albeni büyüdükçe nereye kayboldu? Altından saçlarımız ne sebeple soldu, yıldızlı kocaman gözlerimiz ne ara sönüp bu iki umutsuz deliğe dönüştü? Sihir ne zaman bitti? Onca neşe, onca parıltı, onca ışık nereye gitti, hiç anlamıyorum.
"Baba, görüşürüz," dedim ona en son. Dokuz sonbahar, dokuz kış, dokuz ilkbahar önce bir yaz gecesi. Bazı kışlar çok soğuk geçti, bazı yazlar dediklerine göre son bilmem kaç yılın en sıcak yazıydı. Ağaçlar büyüdü. Göller kurudu. Bazı akarsular denize dökülmekten vazgeçti. Bir sürü hayvan türü yok oldu. Yenileri keşfedildi. Saçlarım defalarca uzadı, hayatımdaki mutsuz manevralardan nasibini alarak defalarca aniden kısaldı. Alnım kırıştı. Milyonlarca beyin hücrem öldü. Eğitim sistemi altı kere falan değişti. Otuz kere sandığa gidildi. Memlekette taş üstünde taş kalmadı. Aşkından ölüp biten ablamla eniştem bile boşandı.
Bizse hiç görüşmedik babamla.
"Yapabilirseniz, ona kitapların ne kadar harika olduğunu öğretin... Ama aynı zamanda ona gökyüzündeki kuşların, güneşteki arıların, yemyeşil tepelerdeki çiçeklerin ölümsüz gizemini düşünmesini sağlayacak sessiz zamanı da tanıyın."
... işte kader hep böyle davranır bizlere, hemen arkamızdadır, omzumuza dokunmak için elini çoktan ileri doğru uzatmıştır, bizlerse hala, geçti gitti, gösteri bitti, yine aynı hikaye, diye homurdanıp dururuz.