Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hilal Bıçak

309 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Yaramı Sevip Okşuyor Muydum Ben?
Bir miras ve dört kardeş... Baba ölmeden önce ve öldükten sonra da paylaşılamayan bir miras ile birlikte aile sırlarının ortaya çıkması ve aile olamayan ama dışarıdan aile olarak görünerek bilinen bir sırrı inkar eden bir topluluk. Ana karakterimiz Bergjlot'u ailesinden uzaklaştıran 5 yaşında yaşadığı bir travmadır. Bergjlot 60 yaşında olmasına rağmen 5 yaşında yaşadığı travmayı atlatamamıştır. O sadece -her şey bilinsin, hiçbir şey olmamış gibi davranılmasın- istemiştir. Berjglot yaşadığı travmanın artık hayatına etki etmesini, yön vermesini istemediği için psikanalize başlar ve Freud ve Jung'ın psikanalitik görüşlerinin kitaba yazar tarafından ustaca yedirildiğini görürüz. Berjglot'un kendi iç hesaplaşmasını, 60 yaşına kadarki olan yaşantısında tüm seçimlerini, travmasının ne yönde etkilediğini açıkça görmek psikanalik yaklaşımın bir derya deniz olduğunu bir kez daha hatırlatır bizlere. "Yaramı sevip okşuyor muydum ben?" Berjglot'un mirası travmasıdır. Mirası; hiçbir zaman tam olamamış, hep kıyaslanma yönünde olan anne-kız ilişkisidir. Mirası, başarısız bir kardeşlik duygusu, aile içi çatışmalar ve yalnızlıktır. "Kopmak ölüm gibi, diye düşündüm; başlarda insanın canını yakıyor, sonra yokluğa alışıyorsunuz, diğeri, ölen kişi, yavaş yavaş yok olup sizden uzaklaşıyor." Mutsuz aileler mutsuz çocuklar oluşturur. En büyük travmamız ailelerimiz tarafında açılan yaralardır. Travmadan beslenmek ya da travmanın seni bitirmesini beklemek insani bir seçimdir. Norveç edebiyatına ait Miras'ın, yalın ve çarpıcı anlatımla okuyanları derinden sarstığı şüphesizdir...
Miras
MirasVigdis Hjorth · Siren Yayınları · 20213,688 okunma
Reklam
126 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Hallaç
Leyla Erbil’i tanımama vesile olan kitap: Hallaç.. İçtenlikle söylemem gerekirse benim için oldukça zorlayıcı bir okuma oldu. Bazı öyküleri anlamadım. Okumadan bırakmak istedim; dedim ki zorla kendini vardır bir hikmeti.. Varoluşçuluğa dayanan, bilinç akışı tekniğini ustaca kullanan sürrealist bir yazar, Leyla Erbil. O kadar çok sembol kullanıyor ki neyi ne için kullandığını anlayabilmek, yüksek bir bilgi birikimini gerektiriyor. Ben bu kitaptan sonra Leyla Erbil ile ilgili yazılan tezlere göz attım ve öykülerindeki karakterler benim için daha anlamlı hale gelmeye başladı. Ama zor bir kitap yani, yazarımız yazmış ama herkese yazmamış zaten tam bir başkaldırı kitabı.. Çok değişik bir albenisi var. Böylesine sembolik ve yazım dilinin kendine özelliği nedeniyle zor okunan bir kitap beni nasıl kendine çekti ve diğer kitaplarını okuma arzusu uyandırdı gerçekten bilemiyorum..Hatta bu kitaptaki öyküleri her gün bir öykü olacak şekilde tekrar okuyup, irdelemek gibi bir planım da var.
Hallaç
HallaçLeyla Erbil · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2013403 okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
·
15 saatte okudu
Sarıyaz
Birbirine bağımsız gibi görünen 8 hikayenin örümcek ağı gibi iç içe geçtiği bir Mahir Ünsal Eriş kitabı. Yazarın kalemini ilk kez okuyorum ama her öykümü insanı etkiler. Öykülerin her birinin arkasında bir sarı duman… Sarı dumanla birlikte insanlara çöken o kasvet bu kadar iyi betimlenebilirdi. Sevdiğim öykü tarzı bu işte dedim evet ben bu tarz öyküleri okumayı seviyorum. Olayları başkalarının bakış açılarından görebildiğim, meydana gelen bir olayın farklı insanları nasıl etkileyebileceğine şahit olabildiğim kurgusu güzel dokunulmuş, akıcılığı yüksek, nasıl bittiğini fark edemediğim güzel bir öykü kitabını okumuş olmanın mutluluğu içerisindeyim. Öykülerin her birinde bitince bir durup düşündüm. Özellikle “Şengül”, “beyefendi”, “gül özlem gül” ve “dedemin turnası” beni ayrı etkiledi. Ters köşeleri seviyorsanız muhakkak okuyun…
Sarıyaz
SarıyazMahir Ünsal Eriş · Can Yayınları · 20194,142 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
128 syf.
·
Puan vermedi
·
20 saatte okudu
Suzan Defter
Suzan Defter, yaşananları iki farklı bakış açısıyla bir günlük üzerinden anlatan, güzel bir öykü kitabı. Yazarın tercih ettiği yazım şekli biraz anlaşılmayı ve okunmayı zorlaştırıyor. Zira sol sayfalar erkek karakterin günlüğü, sağ sayfalar kadın karakterin günlüğü. Önce varolan günü sol sayfalardan yani erkek karakterden dinleyip, sonra sağ sayfa olan kadın karakterin ağzından dinlemek gerekiyor. Keşke kitabın arka sayfasında bunu belirtselermiş. Basım hatası zannedilebiliyor. Yazarın bu şekilde yazmayı tercih etmesinin nedeni aynı olayı eş zamanlı olarak farklı bakış açılarıyla görebilmekmiş. Suzan Defter, varoluşsal olarak kendini bulamamış, hayatta bir iz bırakamamış iki karakterin tesadüf eseri karşılaşmalarıyla, yaşadıklarını sorgulamaları üzerine kurulan günlük olarak yazılmış bir öykü kitabı. Ayfer Tunç, aile içi ilişkiler ve kadın erkek ilişkilerini çok iyi gözlemleyen ve yansıtabilen bir yazar. Bu kitapta da açık ve net görebiliyoruz bu durumu. Kendi için yaşamadığını fark edip, hayatını anlamlandıramayan iki karakterin, bu farkındalık sonrası için çizdiği yol apayrı... Hayatta da böyle değil mi zaten.. ️
Suzan Defter
Suzan DefterAyfer Tunç · Can Yayınları · 202212,9bin okunma
1808 syf.
·
Puan vermedi
·
37 günde okudu
Savaş ve Barış
1805 yılında aristokratik kesimin katıldığı bir davetle başlar kitabımız. Napolyon’un Rusya üzerine kurduğu planlar ayyuka çıkmışken, soylu Rus ailelerini ilgilendiren daha başka konular vardır. Sosyatedeki yerlerini sağlamlaştırarark, zenginliklerini artırmak ve gönül işleriyle uğraşmak bireysel ve toplumsal meşgaleleridir. Tolstoy’un 5 yıl gibi
Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)
Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201921bin okunma
Reklam
331 syf.
·
Puan vermedi
Körlük
Adı bilinmeyen bir ülkenin, adı bilinmeyen bir şehrinde, adı bilinmeyen bir adamın trafikte aniden kör olmasıyla başlar her şey.. Bu bir salgındır ve herkese yayılır.. Devletin salgını önlemek için ilk körleri, eskiden akıl hastanesi olarak kullanılan bir binaya toplamasıyla derinleşir kitap. Karakterlerin adı yoktur bu kitapta. Doktor, doktorun
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,6bin okunma
166 syf.
·
Puan vermedi
İNSANIN ANLAM ARAYIŞI VE LOGOTERAPİ
Psikoterapist Victor E. Frankl, Yahudi soykırımı sırasında tüm ailesiyle birlikte Austwich toplama kampına götürülür. Kitabın birinci kısmı toplama kampı deneyimlerinin anlatıldığı bir otobiyografidir. Toplama kampında çok zorlu koşullar altında, ailesinin tüm bireylerini kaybettiğini ve kavuşamayacağını bilerek, temizlikten yoksun ve açlığın
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl · Okuyan Us Yayın · 202335,2bin okunma
1062 syf.
·
Puan vermedi
Anlamsızlıktan Anlama Giden Yolu İnanç Çizer
Anlamsızlıktan anlama giden yolu inanç çizer. Anna Karenina’dan aldığım en önemli mesaj budur. Tolstoy’un artık herkesin bildiği, bir kitap için en uygun ve en etkileyici başlangıcı “Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir.” ile başlıyor eser. Çok kitap okudum ama bu derece derin başlangıca sahip kitap
Anna Karenina
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201939,1bin okunma
415 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
HUZURSUZLUĞUN ROMANI: HUZUR
Berna Moran’ın tabiriyle Huzursuzluğun Romanı: Huzur. Birkaç günlük huzursuzluğumun nedenini de anlamış oldum böylelikle. Huzuru yorumlamak ne kadar haddimize olmasa da, böylesine etkileyici ve cümlelerinde hayatı bulduğum kitap hakkında birkaç şey yazmak isterim elbette ki. Huzur her ne kadar Mümtaz ve Nuran arasındaki aşkı, İstanbul ve üst
Huzur
HuzurAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 201916,4bin okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Adem’den Önce
Jack London’ın “bunu o çağda nasıl düşünmüş” dediğimiz bir romanıyla karşı karşıyayız. Kitabın temeli, insanın evrimsel gelişimi üzerine kurulu. Ama bunu anlatma şekli hayretler verici. Evrime inanırız ya da inanmayız ancak Jack London’ın kurgu dünyasındaki evrimi anlatma şeklinin akıcılığı ve kolay anlaşılabilirliğinin etkileyici
Adem'den Önce
Adem'den ÖnceJack London · İlya Yayınevi · 200818,6bin okunma
Reklam
200 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Sokrates'in Savunması
“İşi latifeye dökecek olursak, kentimiz uyanıp kendine gelmesi için bir at sineğine ihtiyaç duyan, soylu ama iri hantal bir ata benziyor. Bana öyle geliyor ki, tanrı beni hiç ara vermeden peşinizden koşarak her birinizi uyandıracak, nasihat edecek ve azarlayacak bir at sineği olarak kentin başına sarmış.” Sokrates kendini bu şekilde tanımlıyor.
Sokrates'in Savunması
Sokrates'in SavunmasıPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202052,7bin okunma
242 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
"Kim olduğumuzu anlamanın en iyi yolu, çoğu zaman başkalarının bizi nasıl gördüğünü öğrenmektir." Bu cümleden hareketle, yazarımız kitabın baş karakteri Athena'yı çevresindeki insanların gözünden anlatıyor. Bu sayede olay örgüsü içerisinde parça parça dinlediğimiz Athena, olumlu, olumsuz tüm özellikleriyle zihnimizde beliriyor. Athena'nın varoluşsal sancıları ve anlam arayışını, etkilediği insanların gözünden görüyoruz. Konu ve anlatım şekli olarak başta çok ilgimi çeken bu kitabın sonlara doğru fazla uzatıldığını ve sonucun aniden kestirilip atıldığını düşünüyorum. Böylesi ilgi çekici bir konu daha farklı şekilde işlenebilirdi. Yine de okuduğunuza pişman olmayacağınız, su gibi akıp giden bir roman olduğunu da belirtmeden geçmeyelim..Keyifli okumalar...
Portobello Cadısı
Portobello CadısıPaulo Coelho · Can Yayınları · 20083,992 okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Korkmasaydın ne yapardın?
Bu kitabı; bize içimizdeki belki kendimizin bile fark edemediği potansiyel gücü farkettirmeye çalışan, su gibi akıcı anlatımı ve çok çeşitli örnekleriyle, beynimize ben de yapabilirimi söyleten motivasyon içerikli bir kitap olarak tanımlayabiliriz. Yazarımız kitaptaki her bölümün birbirinden bağımsızlığını ve istendiği takdirde karışık okumalar
Korkmasaydın Ne Yapardın?
Korkmasaydın Ne Yapardın?Bahar Eriş · Alfa Yayınları · 2019768 okunma
224 syf.
·
Puan vermedi
Rus Edebiyatını Yönlendiren Yazar: GOGOL
Ukrayna’da Kazak bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen ve eserlerinde kazak geleneklerine ve köy yaşamına sıklıkla rastladığımız Gogol, Rus Edebiyatı’na kendine özgü mizah anlayışıyla yön veren ilk yazardır. Gogol’un Rus Edebiyatı’nın önemli yazarlarından Dostoyevski, Tolstoy ve Çehov üzerinde büyük etkileri olduğu söylenmektedir. Öyle ki
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve FaytonNikolay Gogol · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201955,4bin okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Her gerçek bir rastlantının ürünüdür. Jacotot, aynı dili konuşmadığı halde öğrencilerine Fransızca’yı öğrettiğinde bulmuştu bu sırrı. Bir insan bilmeden de karşısındakine bir şeyler öğretebilirdi. Jacotot’a göre bir insana bir şeyler anlatmak, onu aptallaştırmaktır. Anlatma kavramında, o kişinin kendi kendine anlayamayacağı kabul edilir ve başka
Cahil Hoca
Cahil HocaJacques Ranciere · Metis Yayıncılık · 20142,277 okunma
408 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Mantıku't Tayr
Attarın, tasavvufun temellerini kuşları bir metafor şeklinde kullanarak aktardığı bu kitabında, bir yığın kuş hakikati bulmak için Hüthüt kuşunun önderliğinde Simurg’a doğru yol almaktadırlar. Bu zorlu ve çetin yolda vazgeçenler olmuştur. Geriye kalan 30 kuş her türlü engeli aşarak Simurg’a(Simurg Farsça 30 kuş demektir) varır ve aynada kendi akislerini görürler. Aslında Attar tasavvufta Allah yoluna erişebilmenin temellerini hikayesel olarak kuşların aracılığıyla aktarmıştır. Ben kitabın mesnevi tarzını değil de yorumlanmış şeklini okudum. Okurken kitabın başlarında anlamakta zorlandığımı söyleyebilirim. Tasavvuf başlı başına bir alan ve kendine özgü temelleri var. Anlayabilmek için metaforik anlamlara ve dini bilgilere az çok hakim olunması gerekiyor. Attar’ın ifadesi de kitabın her okuyuşta okuyucuya farklı anlamlar katacağı ve Allah yoluna her okumayla bir adım daha yaklaşılacağı yönünde. "Bazı ruhlar geldiği o benzersiz mutluluk ve huzur aleminin tam farkındadır (peygamberler ve veliler gibi), bazısı az farkındadır (takva sahipleri gibi), bazısı ise hiç farkında değildir (insanların çoğunluğu). Fakat biz farkında olmasak da, ruhumuz içten içe orayı özler ve o ayrılığın acısını çeker. Bizler ister bilincinde olalım, ister olmayalım, kovulduğu ve artık unuttuğu o alemin sancısıyla ruhumuz hep huzursuzluk içinde kıvranır. O yüzden bu dünyada hiçbir şey insanı sürekli mutlu etmez. Tam mutlu ve huzurlu olacağını sandığı anda, derin bir mutsuzluk ve huzursuzlukla burun buruna gelir (s. 10-11)."
Mantıku't-Tayr
Mantıku't-TayrFeridüddin Attar · Sufi Kitap Yayınları · 20184,775 okunma
Reklam
80 syf.
·
Puan vermedi
Kahramanimiz H. uyesi oldugu Cemiyet'le bir Dogu Yolculugu'na çıkar. Cemiyetin hizmet uyesi Leo'nun ani kaybolusundan sonra H. Cemiyet'e karsi kusku duymaya baslar ve bu kuskunun güçlenmesiyle inancini yitirip guvensizlige duser. Dogu Yolculugu'nu kitap haline getirmek isteyen H. bir turlu basarili olamaz ve Leo'yu bulduktan sonra tum yasadiklarinin aslinda yasamasi gerektiginin farkina varir. Dogu Felsefesinin ve mistisizminin izlerini oldukca iyi yansitan, bir çırpıda okunup derin anlamlar barindiran bir kitap. Nobel odullu yazarimizin anlatimina ve bilgisine de ovguyu eksik etmeyelim
Doğu Yolculuğu
Doğu YolculuğuHermann Hesse · Can Yayınları · 20192,801 okunma
304 syf.
7/10 puan verdi
Kış gezegeninde androjen kimliğe sahip insanlar yaşar ve bu gezegende cinsiyet bir ölçü degildir. Cinsiyetsizligin oldugu gezegene bir gun bir elçi gelir ve bize de bütünün içindeki zitliklari sosyal, politik ve kulturel boyutlarda anlamaya calismak düşer. Yazarin onerdigi gibi romani okuma sirasinda her seyin gerçek olduguna inanirsak daha verimli bir okuma yapmis oluyoruz tabi bittiginde uydurma oldugu gercegine geri donmemiz lazim.. Bilimkurgu sevenlerin okumayi ertelememesi gereken klasik bir yapıt olmasinin yanisira yazarin betimlemelerini abartili bularak evde kis mevsimini yasayabilirsiniz. Farkli dusunmek ve zihin sinirlarini zorlamak icin ideal bir kitap.. Mulksuzler kitabini okumayi sabirsizlikla bekliyorum
Karanlığın Sol Eli
Karanlığın Sol EliUrsula K. Le Guin · Ayrıntı Yayınları · 20213,033 okunma
350 syf.
4/10 puan verdi
Kitabımızı ana karakter 17 yaşında bir lise öğrencisi olan Çağlar İyice'nin dilinden dinliyoruz. Çağlar'ın kardeşine olan saplantılı sevgisini abartılı buldum. kardeşini ünlü yapma çabaları ve kardeşi Çiğdem'in 9 yaşında olmasına rağmen ünlü olmayı bu kadar istemesi bana absürt geldi. Yazarın alt metinde gerçekçi düşünceyi empoze ettiği halde karakterlerin yaşlarına göre istekleri ve davranışlarının uyumsuz olması okur olarak benim aklımda tutarlı bir düşünce bırakamadı.Yazarın dili akıcı kullanması ve kitabı bir çırpıda okutmasına diyecek söz yok. Okurken son kısımlar hariç hiç sıkılmadım.Yazar gezi olaylarını kendine özgü kurgusuyla ayrıntılarıyla anlatmış kitapta. Kitabın sonlarında bir şeylerin yarım kaldığını düşünüyorum ya da yazar bilerek tamamlamamış ki sonu okurun hala gücüne kalsın. Emrah Serbes'in akıcı dili için diğer kitaplarını da okumaya devam edeceğim.
Deliduman
DelidumanEmrah Serbes · İletişim Yayıncılık · 20204,526 okunma
194 syf.
10/10 puan verdi
gerçekle düş arasında ince bir bağ kuran kesinlikle okunması gereken bir kitap...
Hakkari'de Bir Mevsim
Hakkari'de Bir MevsimFerit Edgü · Sel Yayınları · 201710,1bin okunma