Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Habibe

“Ama ne denli kendini zorlarsan zorla: bir taş yığınını soluğunla eritemezsin; bir ağacı bakışınla yakamazsın; sen istiyorsun diye fırtına durmaz; kapalı hava hoşuna gitmeyince güneş ışımaz.”
Reklam
“Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı.”
Sayfa 190Kitabı okudu
“Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez.”
Sayfa 183Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Belki de insanlar kendi kendilerini düşünmek, hayaller kurmak için yeteri kadar yalnız kalamadıklarından anlayışsız oluyorlardı.”
Sayfa 130Kitabı okudu
“‘Fotoğrafları sevmem’, demişti. ‘İnsanın hayalini sınırlarlar; hep kendilerini düşünmeye zorlarlar bizi.’"
Sayfa 130Kitabı okudu
Reklam
“Bilinmeyen hepimizi korkutuyor, ama içinin sesini dinleyene, korkunun yanı sıra "Korksan da dene" diyen sessiz bir ses eşlik edebiliyor. Sonra da bilinmeyeni keşfetmek üzere olmanın ürküntülü heyecanı ve hayatın kendisi. Risk alarak yaşamayı göze alabildiğimiz oranda hikâyelerimiz de artıyor, "gölge"mizi daha yakından tanıyabiliyoruz. Koruma altında yaşayanlarsa, zamanla müze parçasına dönüşüp, çevresindekilerin de kendileri gibi olmasını bekleyerek onları denetim altına alma eğilimi gösteriyorlar.”
Sayfa 122Kitabı okudu
“Yazıklar olsun, seni sevmesini bilmeyenlere; ey, gamlı ülke!.. Seni sevip, senin sessiz dramın içinde gömülüp gitmekten korku çekenlere!.. Taşın, toprağın ne bitmez bir sabır ve mukavemet hazinesidir!”
“…ıssız adanın kimsesiz sakini, mağarasının içinden dışarıya doğru başını uzattığı vakit hiç sönmeyen bir liman fenerinin yeşil ve kızıl ışığını görüyor. Bu benim ümidimin ışığıdır. Benim ümidim... Yağını nereden alıyor? Fitilini kimler tazeleyip yakıyor? Bilmem, bilmem... Fakat, bu umut benim tek gıdamdır. Bu umut benim yaşama gücümün en son parıltısıdır. O söndügü gün... İşte, bunu tasavvur edemiyorum.”
Sayfa 109Kitabı okudu
“Büyük felaket anlarında olduğu gibi, büyük sevinç günlerinde de duygularımızı başkalarıyla paylaşmak bizim için bir derin ihtiyaçtır.”
Onlar gibi olmak, onlar gibi giyinmek, onlar gibi yiyip içmek, onlar gibi oturup kalkmak, onların diliyle konuşmak... Haydi bunların hepsini yapayım. Fakat, onlar gibi nasıl düşünebilirim? Nasıl onlar gibi hissedebilirim? Odamı dolduran bütün bu kitapları yakmak... Bu resimleri, bu levhaları ayaklarımın altına alıp ezmek. Neye yarar? Hepsi benim içime girdiler. Bende, silinmez, kaçınılmaz, yıkanıp temizlenmez izlerini bıraktılar. Benim iç duvarlarım, bütün bu yabancı nakışlar, çizgiler, işaretler, renkler ve hiyerogliflerle doludur. Dış cephem değişmiş neye yarar?
Reklam
“Gölgesiyle kopukluk yaşayan insanlarda sık görülen bir davranış vardır: Kendilerini doğrudan ilgilendirmediği halde, diğer insanların bazı davranışlarını ya da yaşam biçimlerini yargılama eğilimi. Çünkü bu insanlar, varlığımı yadsımış oldukları gölgelerini kışkırtabilecek davranışları başkalarında gördüklerinde, kendi gölgelerini denetim altında tutabilmek için o insanlar insafsızca yargılama ve aşağılama gereğini duyarlar. Ama bu bilinçdışında işleyen bir mekanizma olduğundan, kendi gölgelerini yargıladıkları insanlara yansıtmakta olduklarını fark etmeleri mümkün olmaz.”
“Günümüz dünyasında persona, insanın günlük hayatını sürdürebilmesi için zorunludur. İnsanlarla iyi geçinmemizi, hatta hoşlanmadığımız kişilerle birlikteyken gerçek duygularımızı belli etmememizi sağlar. İnsanın çıkarlarını korumasına ve biçimsel başarıya ulaşmasına yardımcı olur. İnsanlar, özellikle çalışma hayatında bu maskeyi neredeyse sürekli kullanırlar, akşam eve gidince çıkarırlar.”
“insanlar, dostları, eşleri, sevgilileri, akrabaları olduğu için yalnız olmadıklarına inanıyorlar, ama yine de kendileriyle baş başa kaldıkları anlarda çok daha derinlerde yaşanan soyutlanmışlıklarıyla zaman zaman yüzleşmek durumundalar. Ancak çoğumuz, bu katlanılması zor duyguyu yaşamamak için alışagelinmiş ilişki ayinlerine kendimizi tekrar bırakıveriyoruz ya da cep telefonlarına sarılıyoruz.”
"Mabedin çanlarının sesini duydunuz mu? Şu anda neyi dinliyorsunuz? Sesleri mi yoksa sesler arasındaki aralıkları mı? Eğer bu sessiz aralıklar olmasa sesler asla bu kadar etkili olmayacaktı."
133 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.