İmi timi bellisiz

En kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim. Yemeğe kal dediler: kaldım. Oysa, kalınmaz. Onlar biraz ısrar ederler; sen biraz nazlanırsın. Sonunda kalkıp gidilir. Her söylenileni ciddiye almak yok mu, şu sözünün eri olmak yok mu; bitirdi, yıktı beni.
Reklam
Zaman ayini de, tekkedeki devran gibi baş döndürerek geçiyordu.
Bu perişan kafileler, eski istilâ ordularının Balkanlar'da, Tuna'da ve daha ötede yerleşip, köy, şehir, kale kuran eski fatihlerin geri dönen çocuklarıydı, kalıntılarıydı. Şahin atlar üstünde Avrupa'ya giden ataların bu çocukları, şimdi her tarafından torbalar, bakraçlar sarkan bu gıcırtılı arabalarla, yüzyıllarca süren bir egemenliğin ellerinde kalan bu hazin artıklarını geriye doğru taşıyorlardı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kendi küçük dünyamızda mahpustuk. Kendi kabuğumuz içinde bir şeyler kemiren ve bu kabuğu parçalayamadan hayatı sona eren birer ceviz kurdu gibiydik.
Sayfa 265Kitabı okudu
- Hayır, yalan söylemiyorlar, diyordum. İkisinde de samimi idiler. Yeniliği kendilerine ucu dokunmamak şartıyla seviyorlardı. Hâlâ da o şartla severler. Fakat hayatlarında emniyetli ve sağlam olmayı tercih ediyorlar.
Sayfa 374Kitabı okudu
Reklam
Reklam
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.