Kitap okumaktan sıkılan,
derslerde öğrendiklerinin ne işe yarayacağına bir türlü mantıklı bir açıklama bulamayan ,
okurken birşeyler öğrenmeyi seven,
mizâhi yönü olan yazarları tercih eden,
evde yemek yaparken bile aslında neleri değiştirdiğini fark etmek isteyen ,
kimyasal bağların hayatımızdaki, ilişkilerimizdeki uyumunu çözmek isteyen ,
aslında işin zor yanının birşeyi yapmak değil de onu yapacak cesareti toplamak olduğunu örnekleriyle görmek isteyen,
kendinden her şüphe ettiğinde ya da her korktuğunda kimyasal tasarımımızda cesaretin olduğunu hatırlamak isteyen,
kendi ihtiyaçları ile bağ kurmak isteyen,
yönünü tayin etmekte kararsızlık yaşayan,
cinsiyetçi söylemlerden nefret eden,
başkalarının hakkında ne düşündüğüne takılmayan ,
yeteneklerinin kış uykusuna yatmasına izin vermek istemeyen ,
kendi geleceğini tasarlamak isteyen ....
13 yaş üzeri ( basit düzeyde kimya bilgisi olması gerektiği için)
herkesin okuyabileceği son derece eğlenceli bir roman .
(Not:Kitabı bana okumam için getiren , aynı okulda çalıştığım için çok memnun olduğum güzel insan
Sarsıldım. Dahi olup toplum içinde var olamamış benliği onaylatmak mı yoksa cani olup zaten karşısında olduğu topluma karşı bir üstünlük kazanmak mı? İki seçeneğin de kurbanı Grenouille. Kurban diyorum çünkü dahilik de erdemden yoksun bir hayat için pekala caniliğe sebep olabilir. Paris'in kötü hatta iğrenç denebilecek sokaklarında her insanda olan bir kokudan Tanrı tarafından mahrum bırakılmış fakat aynı zamanda bütün kokuları tanıma kabiliyeti bahşedilmiş bir bebek... Gideceği yol, erişeceği yaş ise meçhul. Esirgenilen yalnızca kokusu olsaymış keşke. Sevgiyi ilk deneyimlediğimiz kişi yani annesi de olmayınca sevgiden ve pek çok değer yargısından da mahrum bir şekilde büyüyor.
Hayatta herhangi bir amacı olmadığını düşündüğü bir vakitte hem dahice hem canice bir yolu kendine amaç olarak belirliyor. Yol boyunca bazen bir mağaranın dibinde yaşarken buluyoruz onu bazen de insanların arasında amacına ulaştıracak o yöntemi tüm incelikleriyle öğrenirken.
Amacının gerçekten ne olduğuysa tartışmaya açık. Gerçek bir kokusu olmasının ötesinde duygularının karşılık bulabilmesi isteği. Sevgisinin de nefretinin de bir anlamı olması. Duyguyu var eden şeyin bir muhatabının oluşu...
Kitabın sonunda bütün insanlardan, Tanrı'dan üstün olduğunu hatta Tanrı olduğunu söyleyip yine doğduğu o iğrenç kokan Paris sokaklarında insanların önünde melek kokusuyla kendini feda edişi ise ironik.
Sahip olamadıklarıyla var olacağını sanmak hepimizin yanılgısı...
Sadece var olabildiğimiz yerlerde sonsuz bir huzur içinde keyifli okumalar dilerim herkese.
KokuPatrick Süskind · Can Yayınları · 201922bin okunma
👏👍yorumunuz çok güzel olmuş 👏👏
Bu romanı ben çok beğendim ve acizane yorumladım.
#kitapseverlertakiplesiyor
#dogavekitap #dogavekitapankara
👇👇👇
dogavekitap.wordpress.com/2023/03/29/koku
"Doğruya en yakın olanı" bulabilmek için kendinden yola çıkıyor seyyah. Ona göre "Ben'in arka planında Tanrı var. Perdeyi çektiğinde gözleri kamaşıyor." Ben' imin büsbütün mükemmel olmadığını ve 'Ben' den daha mükemmel bir varlığın olduğunu seziyorum. Bu seziş bana nereden geliyor? Yokluktan gelemez. Kendimden de gelemez. Öyle ise o seziş bana öyle bir varlık tarafından verilmiş olmalı ki, O benden mükemmel ve bütün kemâlât O'ndan gelir diye haykırıyor Descartes. Çağdaş felsefenin babası, analitik matematiğin sihirbazı, analitik geometrinin kurucusu bilginin mutlak kaynağını şöyle özetliyor: "Tanrı bilinmezse hiçbir şeyin kesin bilgisine sahip olunamaz. Tanrı, temeldeki doğrudur."
Okuduğum kitap önemli kimselerin ya da toplum içinde bir şekilde yer edinmiş, tanınmış isimlerin hayatlarından, düşüncelerinden veya sözlerinden yararlanılarak oluşturulmuş bir deneme. Neden okuyayayım kısmı ise tamamen tercih meselesi. Fikir edinmek adına ya da Meditasyonlar kitabını öğrenme ve okuma isteği uyandıracak sözler içermesi adına okunabilir elbette. Teşekkür ederim bilgilendirme için.