Yaşamımın ilerlediğini düşündüğüm her döneminde, bir adım atana dek sayamadığım kadar soluklanırım. Bu; benim güçsüzlüğümden, direncimin bilakis kendim tarafından kırılmasından ve gayet aklı başında birinin atan kalbini her durumda öncelik haline getirmesinden kaynaklanır. Güçlü yönlerimi gün yüzünde saydığım gibi zayıflıklarımı da bilirim. Farkındalığın fayda etmediği bu anlarda, başkasının kendi hayatı üzerinden verdiği örnekleriyle donatılmak, hep yanında olduğuna inandıklarına geriden bakmak, başkasına göre ucuz birtakım ayrıntıdan ibaret durumları değerli detaylar haline getirmek ve bencilliği sencilliğe çeviren bir dünya görüşünü tek bir insana karşı benimsemek hayatımı ilerleyemeyecek bir duruma getirir. Ben bunları hayatımı ilerletmeye çalıştığım her yıl yaşarım ve yaşadıklarımı her yıl çivit mavisi yahut siyah fark etmeksizin bir gece soluklanarak yazarım. Tek fark, kaç kez soluklandığımı sayarım. Çünkü ilerleyemediğimi bilir, çakıldığım yerden kurtulmak için aslında bir nevi kendime yazarım. İncinmek istemiyorsan kendini incitebilmelisin. İster bir bıçakla yap bunu, istersen sevdiklerine bağır. İstersen bir duvarı yumrukla, istersen kendini. Benim seçimim farklı. Ben yazacağım. Her defasında soluk soluğa kalacağım.