Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hür

Hür
@homopatiens
Öğrenci
Ankara Üniversitesi - PDR
115 okur puanı
Ocak 2018 tarihinde katıldı
Hayatla yekvücut değiliz artık. Hayatlarını belirli, sabit amaçlara indirgeyenler, hayatla yekvücut olmadan onun yüzeyine tutunma çabasındadırlar.
Reklam
"Şairler susacak, Şair olduğunda herkes"
Çünkü sanat, özünde, bir gösteri ya da obje değil, bir deneyimin paylaşılmasıdır, bir sürece karşılıklı katılımdır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ölümün unutulması da kendi payına totalitarizmi güçlendirir; “ölümsüzler”in özgürlük diye bir kaygısı yoktur çünkü. Gençler, toplumdaki yıkıcı gelişmelerin duyarlı göstergeleridir. “Je vous dis bravo. Vive la Mort!” (“Sizi kutluyorum. Yaşasın Ölüm!”) Böyle diyor Paris'te bir duvar yazısı. Gençler yaşamı ve ölümü düşünüyorlar. Kimileri ölüyor. Çoğu yaşamayı seçiyor.
Kötülük, düşmanın özelliklerinden ya da kişiliğinden çok, hepimizin içindeki “düşman" kavramı içinde saklıdır.
Reklam
Ayrıca, çok fazla konuşuyoruz. Sessizlik bizi ürkütüyor. Sessizliği denetleyemiyoruz. Oysa sessizlikte, sezinlediğimiz ama tanımadığımız dürtülerin, özgürlüğün ve gelişigüzelliğin son noktası saklıdır. Sözcükleri kullanmakla, sessiz dünyaya kendi düzenimizi zorla kabul ettirmiş oluruz. Kendimizi güvende hissederiz. Sözcük kullanmamız, etrafı izleme, bilinmeyeni sorgulama, sözlü tanıma haritası olmayan şeyleri sözcüklerle kodlama eğilimimizden doğan bir gücün işaretidir. Sözcükleri kullanmakla, çevremizdeki şeylere sahip oluruz. Sahip olunca da kendimizi güçlü, her şeyi denetleyen bir konumda hissederiz. Aymazlığımızın doruğu da budur işte.
Gemi leşlerinin yüzdüğü bulanık insanlık denizinde, bembeyaz bir fenerdim ben.
Ve karanlık çepçevre etrafımda pusudaydı; her taraf sessizdi, her şey sessiz. Ama yukarıda ebedi musikî, hava, asla susmayan uzak ve sessiz uğultu, devam ediyordu. Bu sonsuz, hasta mırıltıya uzun zaman kulak verdim; derken zihnim bulanmaya başladı; kuşkusuz, üzerimde yuvarlanan dünyaların senfonisiydi bu; bir şarkıya başlamış yıldızlardı.
Bir denizcinin ölümü.
Göklerin beyaz parçasına sarılı denizciyi, bağrının zindan karanlığına çekmeyince denizin susayışı kanmayacaktı. Kardeşimi denize attık. Üzerine deniz kapandı. Martılar köpükler üzerinden çark ettiler. Dibe giden nâşın ağartısı yavaş yavaş soldu. Gözlerimizin önünde yalnız denizin yekpare mavisi kaldı. Deniz Davut'u unutmuştu artık.
Delikanlılık
"Yahu" dedi. "Seviyorum ve herkesin yüreğinde nihayetsiz sevgilerin yanmakta olduğunu seziyorum. Fakat onu istemeye kalkışınca, kendimden utanıyorum, dilsiz kalıyorum. Hatta susmaktan beter, saçma sapan şeyler söylüyorum. Ve özlediğim sevginin kuzulara köpeklere verildiğini görüyorum. Çünkü kuzular meleyerek, köpekler de kuyruk sallayarak o sevgiyi apaşikâr istiyorlar. Bana öyle geliyor ki dünyada mevcut sonsuz sevgi dile gelmek için can atar, dudaklarda tir tir titrer, gelgelelim dile gelmeye utanır utanır utanır!" dedi.
Reklam
Veda lüksü.
Vapurun kalkmasına yakın elvedalar başladı. Bizimse vedalaşacak kimsemiz yoktu. Elvedalar bile salon mobilyaları gibi, ancak dünyalığı yolunda olanların kendilerine peşkeş çekebilecekleri bir lükstür. Benim bildiğim, anam, babam, amcam, atam dünyadan selamsız sabahsız çekilip gitmişlerdi.
Bense evlenecek kadın değil, denize açılacak gemi arıyordum.
Aganta!
"Ayşe! Denizciler derler ki büyük fırtınalarda karanlığın ortasından bir ses onları adlarıyla çağırırmış. İşte o çağıran ses kendi kaderleri imiş. İnsanın yaradılışı kendisini 'Gel!' diye çağırdı mı durabilen kim! Ben denizcilerin bu sözüne kulak asmazdım ama bu fırtına yok mu, nerdeyse inanacağım. Seni ne kadar sevdiğimi bilirsin. Sen benimsin, ben seninim, anladık. Fakat acaba birbirimizden öte birbirimizden başka şeylere muhtaç değil miyiz?"
Günah tekrar canlandı.
İsa'nın şu sözlerini hatırlıyor musunuz? "Eğer kör olsaydınız, hiç günahınız olmazdı." Ama şimdi görebiliyorum... Ayağa kalkın papaz efendi. Şuraya oturun, yanıma. Sözümü kesmeden dinleyin beni. Klinikte yattığım dönemde, İncil'in daha önceden hiç bilmediğim bölümlerini, sizin bana okumadığınız bölümlerini okudum, daha doğrusu okutturdum. Saint Paul'den bir ayet hatırlıyorum, bütün bir gün boyunca kendi kendime tekrar edip durmuştum: "Ben, kanunların olmadığı zamanlarda gerçekten yaşıyordum, ama ne zamanki gökten emirler geldi, günah tekrar canlandı ve işte şimdi ben öldüm."
Bir papazın yasak aşkı.
Tanrım bazen, seni sevebilmek için onun aşkına ihtiyacım varmış gibi hissediyorum.
473 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.