Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat, 1872’de Şemseddin Samî tarafından yazılan ilk Türkçe romandır. Romanın eksik yönleri vardır. Bunun nedeni Türk edebiyatındaki ilk yerli roman olmasıdır. Buna rağmen eserin Türk romancılığına katkıları oldukça fazladır. Romanda gerek eski Türk hikâyeciliğinden gerekse modern romandan orijinal kesitler bulunur. Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat, konusunu bir aşk hikâyesinden alır. Kendinden sonra gelen Tanzimat dönemi romanını etkisi altına alır. Romanda, Batılılaşma sorunu ve Osmanlı toplumunun bozulmaya başlaması gibi konular da ele alınır. Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat’ın dikkat çeken bir diğer unsuru ise kadın ve erkek için eğitim sorununun üzerinde durulmasıdır.
Bir insanın vatanı için atacağı en küçük adımın, ülkesinin geleceğini değiştirebileceğine kanıt olan harika bir anlatımdı. Evet, kitabın girişinde de ifade edildiği üzere bazı noktalarda yazarın hayal gücü devreye girmiş ve gerçekliğe dair şüphe uyandıran/inandırıcılığı düşük anlatımlar vardı. Okuyunca benim de böyle bir izlenime kapıldığım yerler oldu. Fakat, bu durum kesinlikle anlatılmak istenen ana fikrin önüne geçmedi ve bence geçmemeli de. Çünkü, her şeye rağmen bir halkın eğitim gücünden yararlanarak nasıl kalkındığını ve yüksek refah seviyesine ulaştığı etkileyici bir şekilde anlatılmış. Kesinlikle herkesin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Kafka’nın en önemli eserlerinden biri olan Dönüşüm kitabının konusu dilden dile dolaşır. Bir sabah odasında uyanan Gregor kendini yataktan doğrulup işe gitmeye çalışan kocaman bir böcek olarak bulur. Gayet ilgi çekici bir giriş ama kitap bu kadarla kalmıyor. Kesinlikle okunması gereken, içinde bulunduğumuz toplumu, aile yapımızı ve aslında en
Haydi seninle saklambaç oynayalım. Yüreğime saklanırsan eğer, seni bulmak zor olmaz. Ancak kendi kabuğunun ardına gizlenirsen, seni bulmaya çalışmak bir işe yaramaz.