Kışın ihtiyarlamış, yazın ise genç olduğu bir günde, kar a aşık bir çocuğun hızla eriyen son kar birikintisine olan vedası gibiydi. Dokunursa daha hızlı eriyecek, daha hızlı kaybolacak, dokunmadan yapılan acı dolu bir veda.
Düşünüyorum da, dünyanın en güzel konağında da olsam, denize nazaran yalıda da olsam, gönlüm hep muhabbet arar, sevilmek arar. Nedir bu koşuşturma, bedenin açlığı nedir ruhun yanında.
Nedendir bilmiyorum, iki gündür canım çorba çekiyor fakat bir yere gidip içesim yok. Çorba bana tüm yemeklerden farklı geliyor, sanki içerisine, muhakkak sevgi ve merhamet konulur düşüncesindeyim. Ya anne yada yar elinden içilmeli gibi geliyor. Yoksa canımın çektiği çorba değilmi?
Sana olan sevgim şimdi bir mum alevidir.
Sense bir rüzgarsın artık.
Gelmediğin sürece seni seveceğim.
Dilediğin ateşi harla.
Oysa ben, yeniden hissettiğim ilk nefesinde öleceğim.
m. ibrahim
Bazen toplumda çok mükemmel davranışlar sergileyen içi sevgi ve merhamet dolu insanlarla karşılaşırız, bu insanlar bu davranışlarını bir hayvana yada bir insana sergilemiş olabilir. Biz bundan her hangi bir menfaat elde etmediğimiz halde bu güzel davranışa duyduğumuz özlem sebebiyle göz yaşlarına boğulabilir, üstelik nesli tükenmekte olan çok güzel bir hayvanı görmüşçesine mutluluk duyabiliriz.
Birde kalbinin güzelliğine ömrünüzü verebileceğiniz insanın kalbinin damağınızı acıtacak kadar kötü olduğunu görme hissi vardır. Bu his insanı hayret ve azap ile doldurur. Tüm kötülüklerin aldanma heybesi içinde servis edildiği bir azap.
Zamanın biriktirilemeyeceğini idrak etmiş vaziyetteyim. Bilirimki anında yaşanmayan her duygu ve his işlevini yitirir. Yüreğimden dolup taşan hislerimi koyacak yer bulamıyorum. Oysa hayatımın bu gününü böyle mi hayal ederdim. Ne zor şeymiş yaşamak.
Yalnızlığın bile onu bulamayacağı kadar yalnız bir şekilde, yalnızlığın en kuytu köşesinde bekliyordu. Yalnızlığın bile kendi içindekine ulaşamayacağı noktada ona rast gelecek kimse yoktu. Beklediği ölümdü. Ulaşabilecek olan oydu, ulaşamadığı olmamıştı hiç. Olmazdı hiç.
Düşünüyorum da, inanmak ne mühim ne ehemmiyetli bir histir. Bir insana tam anlamıyla inanmak ve yanılmamak, ne özlenilesi, ne umut edilesi, ne imrenilesi ne bulunmaz bir histir.