Burun deliklerime yitik kentlerin kokusunu üfle ve ellerim unutulmuş bir güney sahilini andıran beyaz gerdanında ölmeme izin ver. Şu uykusuz gözlerimdeki özlemi al ve bir güz tarlasında uçuşan kırlangıçları besle onunla çünkü seni seviyorum.
#okudumbitti
Dili açık, anlaşılır ve yalın. Çok kolay okunan, sürükleyici bir eser. Roman değil de belgesel hissiyatı veren bir yapıt.
Hikayenin kahramanı Mustafa GÜZELGÖZ iyi bir eş, iyi bir baba. Karanlığa ışık tutan, cahilliğe savaş açan, bilgi odalarının kapılarını yumruklayan şahane bir insan.
İnandığı kutsal kitabın ilk ayeti ve dinimizin ilk buyruğu "OKU" olmasına rağmen özellikle dini kullanarak insanları ve özellikle kadınları ve kız çocuklarını okumaktan uzaklaştıran insanlarla rağmen hiç bir engelin yıldıramadığı bir adamın gerçek öyküsü.
Çocukları bir çok ana babadan daha fazla düşünerek, bilgiye ve ilime ulaşmaları için, bir çok köye eşek sırtında kitaplar taşıyan, yılmayan, erinmeyen fedakar bir insanın öyküsü.
Ülkenin kalkınması için, bilginin şart olduğu gerçeğinin peşinde koşan, bu sebeple üstün gayret gösteren bir emekçi.
Dünyanın en kötü olgusu olan savaşın kötülüğüne de değinip barışın yüceliğini savunan, kardeşliğe ayna tutan şahane bir adamın hikayesi.
Sistemdeki çürümüşlüğü de dile getirmekten geri durmayan, belli bir Göreve getirilmiş kişilerin işini hakkıyla ve adilce yapması gerektiğini savunan cesur adam Mustafa GÜZELGÖZ.
Tavsiye ederim.
#okudumbitti
Yazarın okuduğum ilk eseri.
Dili ve anlatımı kendine has, Karadeniz şivesyle yazılmış bu eserde çok azda olsa kelime tekrarına düştüğünü söylemek isterim. Karadeniz şivesiyle yazıldığından okuma hızını düşürüyor fakat bu bir problem değil.
Öz yaşam öyküsü olan bu eserin gerçek oluşu insanın kanını donduruyor. Baştan sona acıyla yoğrulmuş, yoğrulurken de içine ne yağ ne tuz atılmış. Kitabın adından da anlaşılacağı üzere savaşı ve açlığı iliklerime kadar hissettiğim bir okuma oldu. Tek sayfayı bile dalgınlıkla okumadığımı, hikayeden asla kopmadığımı belirtmeliyim.
Savaşların ne denli kötülüğe yol açtığını, insanların sadece cephede zorluk çekmediğini, savaşın çocukları ve kadınları, hatta bebekleri de olduğunu bir tokat gibi hissettim.
İyiliğin tam anlamıyla yaşam olduğunu, kötülüğün yarattığı ölümcül ve ölümlü durumları teessürle gördüm.
Kelimeler bazı durumları tasvire yetersiz kalır. Hissedilen çok şeyin izahı az olur.
Tavsiye ederim.
Savaş ve AçlarHasan İzzettin Dinamo · Tekin Yayınevi · 20171,303 okunma
O zaman, o bu kerte ufak çocukların ölebileceğini bilmiyordu. İnsanların yaşayıp ihtiyarladıktan sonra, bir de cephede kurşunla vurularak ölebileceğini sanıyordu. Ölüm, sırayı saygıyı unutarak gelmiş, iki sevgili küçük kardeşini alıp götürmüştü.
Cahilliği yok edecek ilaç bilim değil mi? Evet, bilim. İşte o da kitapların içindedir. Cahilliği ancak okumakla yenebiliriz. Karanlığı okuyup öğrenmekle, kafayı ışıklandırmakla yenebiliriz.