Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
İbrahim
İbrahim
@ibrahim
polis
lisans
ANTALYA
diyarbakır
316 okur puanı
Mart 2014 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
#okudumbitti
Dili açık, anlaşılır ve yalın. Çok kolay okunan, sürükleyici bir eser. Roman değil de belgesel hissiyatı veren bir yapıt.
Hikayenin kahramanı Mustafa GÜZELGÖZ iyi bir eş, iyi bir baba. Karanlığa ışık tutan, cahilliğe savaş açan, bilgi odalarının kapılarını yumruklayan şahane bir insan.
İnandığı kutsal kitabın ilk ayeti ve dinimizin ilk buyruğu "OKU" olmasına rağmen özellikle dini kullanarak insanları ve özellikle kadınları ve kız çocuklarını okumaktan uzaklaştıran insanlarla rağmen hiç bir engelin yıldıramadığı bir adamın gerçek öyküsü.
Çocukları bir çok ana babadan daha fazla düşünerek, bilgiye ve ilime ulaşmaları için, bir çok köye eşek sırtında kitaplar taşıyan, yılmayan, erinmeyen fedakar bir insanın öyküsü.
Ülkenin kalkınması için, bilginin şart olduğu gerçeğinin peşinde koşan, bu sebeple üstün gayret gösteren bir emekçi.
Dünyanın en kötü olgusu olan savaşın kötülüğüne de değinip barışın yüceliğini savunan, kardeşliğe ayna tutan şahane bir adamın hikayesi.
Sistemdeki çürümüşlüğü de dile getirmekten geri durmayan, belli bir Göreve getirilmiş kişilerin işini hakkıyla ve adilce yapması gerektiğini savunan cesur adam Mustafa GÜZELGÖZ.
Tavsiye ederim.
#okudumbitti
Yazarın okuduğum ilk eseri.
Dili ve anlatımı kendine has, Karadeniz şivesyle yazılmış bu eserde çok azda olsa kelime tekrarına düştüğünü söylemek isterim. Karadeniz şivesiyle yazıldığından okuma hızını düşürüyor fakat bu bir problem değil.
Öz yaşam öyküsü olan bu eserin gerçek oluşu insanın kanını donduruyor. Baştan sona acıyla yoğrulmuş, yoğrulurken de içine ne yağ ne tuz atılmış. Kitabın adından da anlaşılacağı üzere savaşı ve açlığı iliklerime kadar hissettiğim bir okuma oldu. Tek sayfayı bile dalgınlıkla okumadığımı, hikayeden asla kopmadığımı belirtmeliyim.
Savaşların ne denli kötülüğe yol açtığını, insanların sadece cephede zorluk çekmediğini, savaşın çocukları ve kadınları, hatta bebekleri de olduğunu bir tokat gibi hissettim.
İyiliğin tam anlamıyla yaşam olduğunu, kötülüğün yarattığı ölümcül ve ölümlü durumları teessürle gördüm.
Kelimeler bazı durumları tasvire yetersiz kalır. Hissedilen çok şeyin izahı az olur.
Tavsiye ederim.
#okudumbitti
Yazarın okuduğum üçüncü eseri ve iyiki Amin Maalouf okumaya bu eser ile başlamamışım. Yazardan okuduğum 'Semerkant ve Doğunun Limanları' eserlerini keyifle okumuş ve beğenmiştim.
Bir arkadaşımın vesilesiyle beraber okumaya başladığımız eserin dili ve anlatımı açık ve anlaşılır lakin tekdüze.
Anı türü severler için ilgi çekici olabilir. Daha çok 1900 lü yılların başlarında geçen bu eseri, üst kuşaklarını, o dönemden kalan mektuplar aracılığı ile bizlere anlatan Amin Maalouf tan okuyoruz.
Osmanlı'nın yıkılışını ve yeni Türkiyenin kuruluşunu, katolikliği, protestanlığı ve hıristiyanlığı kendi görüşleri nezdinde değerlendiren yazar, din seçimiyle ilgili ilginç bir durumu da bizlere anlatıyor.
Yazar eğitim ve batılılaşma, ilim ve aydınlanma konularına da mektuplar üzerinden değiniyor.
Hep bir konuya girecekmiş ve ilgi çekici bir şeyler olacakmış edasıyla okudum lakin beni cezbeden, hâleti ruhiyetimi değiştirecek bir bölüme tesadüf etmedim.
Keyifli bazı küçük kısımlar olmakla birlikte sıkıcı bir eser olduğunu üzülerek ifade etmem gerekiyor.
Kitapla kalın..
Okur Takip Önerileri
#okudumbitti
Bir dünya klasiği, muhteşem bir yazar olan TOLSTOY 'un son eseri DİRİLİŞ.
Dili ve anlatımı akıcı, anlaşılır ve edebi.
Kitabı okumaya başladıktan bir süre sonra yazarın hayatı gözlerimin önünde canlanmaya başladı. Tolstoy bu kitabında baş Kahraman Prens Nehlüdov ile Maslova adındaki bir kadınının ilişkisi üzerinden hayata
#okudumbitti
Yazarın okudum ilk eseri.
Dili ve anlatımı şahsına münhasır bir eser. Okuması gayet kolay ve akıcı. Kitaptaki yazım hatalarının sebebini kitabı okudukça anlayacaksınız.
"Bende kitabın baş karakteri olan Charlie ye olan gönül bağımdan yazım hataları yapabilirim."
Çok etkilendiğim bir eser oldunu söylemek istiyom.
Bu okumanın ardından insanların kendi zeka seviyesinin altındaki insanlara karşı takındıkları tavır ve kendinden daha zeki insanlara karşı davranışlarını artık daha dikkatli gözlemleyecem.
Sahi insanlar neden zeka düzeyi düşük oldu halde yüreği pırıl pırıl olan, kendileriyle dalga geçilse dahi sevildiğini ve kendisiyle arkadaşlık kurulduğunu düşünecek kadar iyi niyetle dolu olan kişilere daha nazik ve anlayışlı davranmazlar ki. Kendilerine zararı olmayacanı düşündükleri bu insanlara daha gönül hoşluğu ile davranmak gerekmez mi.
Zira çoğu zaman kendimizden daha zeki olduğunu düşündüğümüz insanlara, bu bir kusurmuş gibi davranmamız da, bize daha düşük seviyedeki insanlara olan davranışlarımızı hatırlatmalı.
Kitabın verdiği öğüt ve dikkat çektiği konu açık.
Sizlerde iyi insanlar olun ve Algernon’a Çiçekler göndermeyi unutmayın.
#okudumbitti
Yazarın okuduğum ikinci eseri.
Dili ve anlatımı açık ve anlaşılır, her karakterin 1. Tekil şahıs olarak kendini anlatması keyifli. Lakin sürükleyici olduğunu söyleyemeyeceğim. Sürükleyici olmamasının sebebi yazarın, özel ilgi alanı olabilecek nakkaşlık konusunu detaylı işlemesi. Bu da yazarın bu alana duyduğu özel ilgiden vuku buluyor.
Kitabı okurken ara ara sıkılmış olsamda keyifle tamamladığımı söyleyebilirim. Özellikle bazı anlarda hissiyatı doruklarda yaşadım.
Sanatın din ve doğu - batı ilişkisini çarpıcı ve gerilim dolu bir hikayeyle bizlere sunan yazar, merakla ilerlememizi sağlıyor.
Eseri okurken yazarın emeğini görmemeniz mümkün değil. Bazı noktalarda tasvirlerden rahatsız olsamda bütün olarak değerlendirdiğimde yoğun ve dolu dolu bir eserdi.
Tavsiye ederim.
#okudumbitti
Yazarın dili akıcı ve anlaşılır. Bir çok eski kelime kullanılmış ve açıklamaları sayfa altına not düşülmüş.
Yazar bu kitapta yanlış batılılaşmayı ele almış. Batının yanlış yönlerini örnek aldığımızda aile kavramının nasılda yok olduğunu, sevginin, sadakatin, muhabbet kıymetinin nasılda toprak altına gömüldüğünü bizlere göstermiş.
Vicdanın, merhametin, aile kurumumunun, gerçek anlamda saygı ve sevginin yoksunluğunda insan hâleti ruhiyet-i'nin huzura ne kadar hasret kalacağını idrakımıza ikram etmiş.
Netice itibarıyla keyifle ve de üzüntüyle okunabilecek, kıymete değer bir eser.
Tavsiye ederim.
#okudumbitti
Bilmediğim yazarları, yazmaya yeni başlamış çiçeği burnunda yazarları keşfedebildiğim için, yazarlarla alakalı bilinmeyen hikayelere, yazarların farklı yönlerine tesadüf edebildiğim için dergi okumayı seviyorum.
Edebiyat bahçesi olarak gördüğüm dergileri, okurken ferahlıyor, dinleniyor ve asude hissediyorum.
Okuyacağım yazarlara kitaplara karar vermemde de bana esin kaynağı oluyor dergiler.
Bu dergide en çok Ahmet Hamdi TANPINAR bölümünü sevdim ve Tanpınar 'ın mezar taşına yazdırdığı dörtlükle incelememi bitirmek istiyorum.
"Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpâre geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında."
#okudumbitti
Kızılderili bir yazar olan Forres CARTER 'in okuduğum ilk eseri.
Dili açık, anlaşılır olmakla beraber beş yaşındaki bir çocuğun dilinden dökülen tamamen özgün, samimi ve sımsıcak bir anlatım.
Aslında çok dramatik bir eser olmasına rağmen, dürüstlüğü, doğruluğu, doğaya saygıyı ve sevgiyi, aile içindeki muazzam iletişimi ve ilişkiyi, emeği ve doğru eğitimi, çocuk yetiştirmenin ve eğitiminin nasıl doğru şekilde yapılacağını çeroki kabilesi mensubu olan kızıl derili bir aileden muazzam bir keyifle öğrenebilirsiniz.
Aynı zamanda beyaz adamın zalimliğini de bu eserde göreceksiniz.
Ben kendimi hiç bir zaman bir tanıma tabi tutmadım fakat bu kitabı okuyunca gördüğüm öğretiler ve çerokilerin hayata bakışları "bende bir çerokiyim" dedirtti bana.
Hayatımda okuduğum en güzel kitaplardan biri olarak zihnimde yer edecek bu kitabı herkese gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.
#okudumbitti
Jack LONDON'ın, kitaplarında bir birinden çok farklı konuları, çok güzel şekilde anlatması beni çok şaşırtıyor. Bu kitapta bu anlamda şaşırdığım bir eser oldu.
Dili ve anlatımı açık ve anlaşılır. Tasvirler muazzam, anlatım keyif verici.
Evrim teorisinin konu alındığı bu eserde canlılar gelişimlerine göre ele alınmış ve birbirleriyle mücadeleleri işlenmiş. Gördüğümüz rüyalardan da, ilk insanlarla kurulan gen bağı ele alınarak bahsedilmiş
Tamamen kurgusal bir eser olduğu için gerçeklik ve inanç konularını işin içine karıştırmadan okudum.
Güzel kurgulanmış, keyifle okunabilecek, yormayan bir macera diyebilirim. Tavsiye ederim.
#okudumbitti
Yazarın okuduğum ilk eseri 'kapı' oldu.
Dili ve anlatımı samimi, açık ve anlaşılır. Anlatım yönüyle de hikaye yönüyle de ilk andan itibaren kitabın içerisine rahatlıkla girdim ve hiçbir anında kopukluk yaşamadım.
Çeşitli insan karakterlerinin psikolojilerini, birbirleriyle olan ilişkileriyle ele alan yazar bu ilişkilere hayvanları da son derece başarılı bir şekilde dahil etmiş.
Yazarın bu eserde okuyuculara, kitapta bulunan tüm karakterlerin bakış açısını başarılı bir şekilde gösterdiğini düşünüyorum. Tüm karakterleri güçlü ve samimi bir şekilde hissettim.
Zamanın Macaristan ruhunu ve yaşamını da bizlere gösteren bu eseri sürekli bir merakla okuduğumu söyleyebilirim.
Karakterler farklı olsada insanlar arasında iyi niyet olduktan sonra güçlü bir sevgi bağının kurulabileceğini. Vefanın ne kadar önemli olduğunu gördüm.
Kitapta bulunan hiçbir karakterden nefret etmedim, anlatım da tuhaf bir tatlılık olduğu için tüm karakterlerin davranışlarına kendi açılarından hakverebildim. Tavsiye ederim.
#okudumbitti
"Özgürlüge giden tutsaklar gibi
Siyah gözlerine benide götür"
Yazarın şiirlerini çok seviyorum.
Yürekten yazılmış mısralar. Yazmak için yazılmamışta yürekten taşmışçasına hisli.Berrak, duru, derin ve manalı. Bitecek diye üzüntü duyduğum kitaplardan. Herkese tavsiye ederim.
"At vuruldu; içim paramparça Rüveyda
Gölgelerin ardına sakladım kusurumu
Sen orda kayıtsızca gülümsüyor gibisin
Ben burda damla damla eriyip akıyorum
Yine de, bırakamam yerlere gururumu
İstenmediğim yeri usulca terk ederim
Hâtıra kalsın diye bırakır da ruhumu
Mahzun bir derviş gibi boyun büker, giderim."
#okudumbitti
Norveçli yazar Knut HAMSUN un okuduğum ilk eseri.
Kimin yazdığını bilmesem, bu kitabın Dostoyevski, Tolstoy gibi bir Rus yazar tarafından kaleme alındığını düşünürdüm.
Dili ve anlatımı duru, anlaşılır ve sürükleyici.
Ben insan psikolojisini, yaşanan bir hayat üzerinden, insanın kendisiyle olan diyalogları ile bizlere sunulduğu eserleri seviyorum ve bu eseride çok sevdim.
Kitabın adı her ne kadar "Açlık" olsada bence "Gurur" olmalıydı. Kahramanımız şuurunu yitirecek kadar açlık ile pençeleşmesine rağmen gururundan ödün vermiyorsa bunda haklıyım diye düşünüyorum.
Yazar bizler karşısına karakterli, erdemli, gururlu, midesi boşken elindeki tek lokmasını paylaşan bir karakter çıkararak çok önemli çıkarımlar sunuyor aslında.
Bizler binimizin birini paylaşınca iyilik yaptık sanıyoruz, insanı paylaşımcı yapan kendine tesir etmeyen paylaşımlar değildir. Önemli ve erdemli olan, son lokmanı paylaşabilmektir. Birşeylerden vazgeçerek yapılan paylaşımlar insanı iyi yapar.
Yürekten gelen gerçek merhametin ve iyiliğin yer aldığı bu eseri tavsiye ederim.
#okudumbitti
Yazarın bir çok kitabını okudum. Karşılaştığım en güzel ve hisli kitaplar içerisinde yerini alan kürk mantolu madonna kitabı ile içerisindeki bir alıntıyı ömrümce unutamam.
Kitap yazarın biricik eşine ve canı kızına yazdığı mektuplardan oluşuyor. 1935 - 1948 yılları arasında yazılmış bu mektuplar bazı zaman Osmanlıca, bazı zamanlar Türkçe olarak kaleme alınmış. Yazarın el yazısının çirkin olduğunu söyleyebilirim :). Yer yer eski kelimeler barındırsada kolayca anlaşılır bir eser.
Mektuplarda Sabahattin Ali nin nişanlısına ve evlendikten sonra da eşine olan sevgi, aşk ve muhabbet dolu satırlarını okuyacaksınız. Daha sonra buna biricik kızı filize yazdığı özlem dolu cümleler eklenecek. Yazarın hapis hayatı, yazım hayatı ve kişiliğinden bir çok samimi anlara şahitlik edeceğiniz güzel bir eser.
Sabahattin Ali yi kendime hep yakın hissettim. Mektuplarda da ne kadar güzel sevdiğini, yıllarca eşine olan muhabbetinin ve sevgisinin azalmadan devam ettiğini, her mektubun sonundaki, çokça, yüzlerce, binlerce, yüzbinlerce, milyonlarca kez öpüyorum cümlelerinin artan öpmeler ve hasretlerle devam ettiğini göreceksiniz.
Güzel sevmenin şahitliğini yapmak dahi çok keyifli hissettiriyor. Kızına karşı sevgisi de bir o kadar görülmeye değer.
Tavsiye ederim.
"Dürtme içimdeki narı
Üstümde beyaz gömlek var."
Yazardan okuduğum ilk eser.
Dili ve anlatımı akıcı, yer yer günlük konuşma dilinde pek rastlamadığım sözcükler kullanılmıştı fakat, ben bu durumu seviyorum. Depresif bir hikaye ele alınmış olsa da, zaman zaman mizahi bir üslup göze çarpıyordu.
Kitabı kurgu anlamında değerlendirecek olsaydım, çok beğenmediğimi dile getirebilirdim.Yazar toplumun sosyolojik ve psikolojik sorunlarını kısa ve sarsıcı olaylar ile ele almış. Çok az karakter olmasına rağmen, ana karakterle dahi güçlü bir bağ kurduğum söylenemez. Bir bütün olarak değerlendirdiğimde, etkisini uzun süre hissedeceğim bir kitap değil.
Ancak ;
Cümleleri ayrı ayrı değerlendirdiğimde mükemmel tesvirler, harika betimlemeler ve çok etkileyici tespitler okuduğumu söyleyebilirim. Hali hazırda en fazla alıntı yaptığım kitaplardan biri olduğunu da iletmiş olayım.
Mütemadiyen keyifle okunabilecek bir eser.
