Büyük olunca aramızda bulunmuyor
Bulunmayınca uzaklarda var oluyor
Uzaklarda var olunca da içimizde yaşıyor.
(Lao Zi, Tao Yolu Öğretisi, Çin, MÖ yaklaşık 600)
Üstümüzde gök vardı, her yanına yıldızlar saçılmış. Sırt üstü uzanıp onları seyre dalar ve bunlar yapma mı yoksa kendiliğinden mi olma diye fikir yürütürdük.
Bir yıldız açısından insan, uzak ve silikatla demir kaplı egzotik ve soğuk bir kürenin yüzeyinde bir varmış bir yokmuş misali gelip geçen bir kıvılcımdır.
Suçlanarak hapse mahkûm edildi. Suçu Ay'ın herhangi bir maddeden oluşmuş, Dünya gibi bir yer olduğunu ve Güneş'in gökteki sıcak bir taştan oluştuğunu söylemesiydi.
Aynada, normal, mutlu bir yaşam için bir işi ve hakkı olmayan, bu korkunç dünyada bir kız çocuğu yetiştirmeyi hayal eden bir aptal görecekti. Dışarısı hala canavarlarla doluydu.
O soğuk ve duygusuz bir sosyopat değildi. O sempati ve nezaket duyabilen biriydi. Bunlar onun en korktuğu özellikleriydi çünkü kendi felaketi olabilirdi.