Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İLHAN

Kötüler atak, iyiler pısırıktır. Etrafınıza bakın, en heyecan verici, en eğlenceli insanlar hep sahtekarlardır. Hepsi paldır küldür konuşan, ağız dolusu gülen insanlardır. Çünkü sahtekar, sempatik olmak zorundadır. İyinin böyle bir mecburiyeti yoktur. İyi, sıkıcıdır. Kadınlar "iyiler" e değil, güvenilmez erkeklere aşık olur bu yüzden. Zaten aşk denen altüst oluşla ancak bir üçkağıtçı başa çıkabilir. Aşkın tadını çıkaramaz iyiler. Onlar sarılıp sessiz bir uzanmayı aşk zanneder. Tekdüzedirler. Yavaştırlar. Kadınlar da dertlerini onlarla paylaşır ama gidip bir güvenilmezle sevişirler. Tutku kötülerin işidir.
Reklam
Bizim, İstanbul'da ya da Türkiye'de bize benzeyen çocukların ve gençlerin, sefillikle boğuşan şartlar içinde yaşadığımız sanılabilir... Yanlıştır. Biz ülkemizin geleceğine inançlı olan, çok umutlu ve mutlu zamanlar yaşadık. Asıl sefillik, sahtekar ve aşağılık politikacıların at oynatabildiği bir ortamda yaşamaktır.
Sayfa 215Kitabı okudu
Aydın Bey'in gençlik zamanlarında
Ayda-alemde bir zevkimiz, Langa'daki meyhanye gidip, rakı içmekti. Pahalı işti bu hınzır zevk!...En az 7,5 lira biriktirmeliydik ki, hak kazanmış olalım. En az iki 49'luk (0.37 litre) rakı parası olmazsa, gitmenin anlamı yoktu. Üstelik dört kişi için üçüncü 49'luk açılamıyorsa, gitmek boşunaydı.Para az olursa, bir yandan nargile ile başlamak şart oluyordu ki, kafayı bulalım. Mahcup olarak açıklarım ki 49'luk demek, şişesi 49 kuruş olan rakı demekti.... Dolar 130 kuruşken.
Sayfa 204Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
40 yıl öncesinden günümüz siyasetini anlatan bir dörtlük
Oy bizim,sandık bizim, Geleceğiz iktidara koltuk bizim. Biz bu ülkenin gerçek sahibiyiz, Körolası Masonlar ya siz kimsiniz!
Bir Hiçe Doğru
Güz kıyısından baktım bu sabah Şakayıkların, asma kabakların gözünden bir nalama doğru Bir hiçez suya karışmış kubbenin şıpırtısına Her şey sayıklaması gibiydi allah'ın yalnızlığı Lailahe illallah, lailahe illallah Boşluğu onaramıyor insan Ama inanabiliyor işte boşluğa.
Reklam
Nim
Açık kapı değildir hayat, yaşlılar bilir Bir eşikten aralıktan ne gördüyseniz odur
Dünyanın en zeki erkeğini alın, kırk yıl eğitin.Eşsiz bilgilerle donatın.Saygınlık aşılayın ve tamamdır dediğinizde emeklerinizin sonucuna bakın.İşin ucunda seks varsa onun ancak semender kadar zeki, eşek kadar entelektüel ve ayı kadar saygın olduğunu göreceksiniz.
Beylikdüzü'yü görseydi rahmetli..
Gümüşdere'den Bakırköy'deki İncirli dedikleri bir yere transfer olduk..Sevinçliyim, zira İstanbul'a daha yakın bir yer idi, akşam içtimalarından sonra evime gider ve sabah dönebilirdim.
sar bedenimi; kitabımdaki son paragrafta uyuyayım. O senin en sevdiğin kitap olsun. Bırak o korkunç şiirler okusun alnımızı. Bu kadar kırılmışken ve hala kırılabilecekken bırak sayfalar onarsın bizi. Hala ilk günkü kadar yakınım sıcak mürekkebe.Aşk senin kadehinde bakışımı delip geçerken anladım....................camdan bulutların altında yat­tığımızı.., yağmur yağarsa ölebileceğimizi....,
Sayfa 62
Haçlılar
Amin Maalouf, "Arapların Gözünden Haçlı Seferleri" adlı ki­tabında, Fransız tarihçilerinden Rudolf of Caen'in sözlerine yer veriyor: "Askerlerimiz Maarre'de dinsizlerin (Müslümanların) yetişkin­lerini yemek kazanlarında kaynar suyla haşladılar, çocukları şişe geçirerek öldürdüler ve sonra da ızgarada pişirip yediler. " Fransız Akademi üyelerinden Funck Brentanono ise, yaşanan vahşetin boyutunu şu sözlerle özetler: " Bizimkiler susuzluklarını giderebilmek için at ve eşeklerin damarlarını kesip kanlarını ve idrarlarını içtiler. Bazıları lağımlara kuşaklarını ve paçavralarını daldırıp bunlardan toplanan suyu içti­ler. Kimi de arkadaşlarının idrarını avuçlarına doldurarak içti. " Fransızların "Milli Destan" olarak kabul ettikleri Chanson d'Anioche de aynı konuda tüyler ürperten bilgiler vermektedir: " . . . Antakya önlerinde açlıktan şikayet eden Haçlılara din adamı Pierrre l'Ermit şu tavsiyelerde bulunur; 'Açlığınızın sebebi korkaklığınızdır. Cesetleri toplayın ! Tuzlayarak pişirilirse daha lezzetli olur.' Bunun üzerine Haçlılar onun dediğini yaptılar . . . "
Sayfa 260Kitabı okudu
Reklam
selvi boylum al yazmalımın final repliği
"Sevgi neydi? Coşkun akan dere, sonbahar rüzgarıyla ürperen yapraklar, cama vurup dağılan yağmur damlaları, bir yürek çarpıntısı. .. Sonunda coşkun dere durulur, yapraklar kurur dökü­lür, yağmur diner, güneş çıkardı. Sevgi neydi? Sevgi sahip çıkan, dost sı­cak insan eli. insan emeğiydi. Sevgi iyilikti, sevgi emekti ... "
Sayfa 234Kitabı okudu
Halk içinde muteber bir nesne yok perhiz gibi Olmaya devlet cihanda zengine iştah gibi.
Sayfa 207Kitabı okudu
Allah ... Mehdi'nin Allah'ı var mıydı acaba? Yoktu ... Zengin değildi ki o.
Sayfa 165Kitabı okudu
Bir gece arkadaşım davet etti. Zengin, ama zevksiz, sonradan görme bir villası vardı. lçerisi kadın doluydu. Çoğuyla göz alışveri­şimiz olmuştu. Tanımadığım birini seçtim. Olağan bir başlangıç yaptık. Bir ara onun sinsi sinsi gülümsediğini fark ettim. "Niye sırıtıyorsun?" diye sordum. "O biçim değilmişsin," dedi. Doymamış gözlerinde hain bir ifade vardı. Dehşete kapılmıştım. "Ben mi o biçimmişim?" diye haykırdım. Kaypak, gevşek sırıttı. "Evet, yıllardır kadınlara hep hayır demişsin, seni öyle sanıyor­lar." Yüreğinden vurulmuş vahşi bir av hayvanı gibi inledim. Atıl­dım. Bir hamal gibi çalıştım. Kan ter içinde, ölümlerden dönerek erkekliğimi ispat ettim. Onlarca kale fethetmiş, binlerce küffarı devirmiş bir cengaver gibi bitap düşmüştüm. Ama mutluydum, artık kadınlar bana "öyleymiş" diyemeyeceklerdi.
Fahrettin adının Cüneyt'e nasıl dönüştüğünü de dostu Halit Refiğ'den öğrendim. Gazeteci Vecdi Benderli bulmuş bu adı. "Cüneyt," Cüneyt Gökçer'in adından, "Arkın" da Ramazan Ar­kın'ınkinden alınmış. Böylece genç Fahrettin'deki, tiyatro ve ede­biyat tutkusu sinemada bir araya getirilmek istenmiş.
Sayfa 238Kitabı okudu
Film şirketlerine imzalattığı anlaşmanın meşhur maddeleri
1-Türkan Şoray film senaryolarını film çekim tarihinden en az bir ay önce beğenir. 2-Türkan Şoray senaryoyu beğenmediği takdirde yeni senaryo veri­lecektir. 3-Her senaryoda beğendi mutabakatı şarttır. 4-Çekilecek filmin rejisörü ve baş erkek oyuncusu için Türkan Şo­ray'ın mutabakatı şarttır. 5-Türkan Şoray adı jenerik, afiş, ilan ve sinema fenerlerinde başta ve tek olarak yazılacaktır. 6-Filmde öpüşme ve açık sahne olmayacaktır. 7-Filmdeki modern giysiler Türkan Şoray'a, tarihsel olanlar ise şir­kete aittir. 8-Film çekimi İstanbul dahili olup Türkan Şoray İstanbul dışına çıkamaz. 9- Çalışma saatleri sabah 8 ile 19 arasındadır. 10-Pazar günleri Türkan Şoray çalışmaz. 11-Filmin her oynadığı yerde 9. madde uygulanacaktır. 12-Filmlerin seslendirmesinde Türkan Şoray'ın sesi için kendi muta­bakatı şarttır. 13-Şirket filmi kendi hesabına çeker. Eğer başka şirketle ortak yapı­ma gidilirse Türkan Şoray'ın mutabakatı şarttır. 14-Film renkli ise Türkan Şoray'ın mutabakatı ile çekim günleri uza­yabilir. 15-Bu şartlara riayet etmeyen film şirketi 100 bin lira ödemeyi taah­hüt eder. 16-İhtilaf vukuunda merci mahkemeler İstanbul mahkemeleridir.
Reklam
Sevgi
ne varsa konuşmaya değen birlikte düşündüğümüzden birlikte susabilmek yağmuru dinlerken yanımdaki sensin yalnızlığım sen kendimden bile uzakta elim elindeyken 1986
Ne ben Sezarım, Ne de sen Brütüssün.. Ne ben sana kızarım, Ne de zatın zahmet edip bana küssün.. Artık seninle biz, düşman bile değiliz..
Sevgi pahalı bir hediyedir.Bunu ucuz insanlardan beklemeyin.
Çocuklar gibi
Bende hiç tükenmez bir hayat vardı Kırlara yayılan ilkbahar gibi Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı Göğsümün içinde ateş var gibi Bazı nur içinde, bazı sisteyim Bazı beni seven bir göğüsteyim Kah el üstündeydim, kah hapisteydim
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş
Başkası bardağındaki suyu boşaltmanı bekliyorsa: Boşaltamadın ki, yarısı dolu! Yahu boşalttım ya! lstediğin her alanı sana açtım ya. Beklentili başkası hastalığı iş­te. Neyiniz var? Hayatınızda gözleri sürekli DOLU biriniz mi var? Doldur dedin doldurdum, boşalt dedin boşalttım. Doldurunca daha doldur, boşaltınca daha boşalt de diye mi yaptım bunları? Suyumu nereye boşaltmamı istersin? Sen yeşer diye bitkine boşaltabilirim, senin suyun azsa suyuna ekleyebilirim. Ama bende su olduğu sürece bahse varım geç­meyecektir kuraklığın.
Reklam
Which was the miracle worker? Of what type - angelic,satanic-was Farishta's song? Who am I? Let's put it this way: who has the best tunes?