“Allâh’ım! Sen’den, katından vereceğin öyle bir rahmet istiyorum ki, onunla kalbime hidâyet, işlerime nizâm, dağınıklığıma tertip, içime kâmil îman, dışıma amel-i sâlih, amellerime temizlik ve ihlâs ver, rızâna uygun istikâmeti ilhâm et, ülfet edeceğim dostumu lûtfet ve beni her türlü kötülüklerden koru!
Allâh’ım, bana öyle bir îman, öyle bir yakîn ver ki, artık bir daha küfür (ihtimâli) kalmasın. Öyle bir rahmet ver ki, onunla, dünya ve âhirette Sen’in nazarında kıymetli olan bir mertebeye ulaşayım.” (Tirmizi, Deavât 30/3419)
Yaptığımız çalışmayı abartırız. Sabahın dördünde kalktığını söylemekten kim ölmüş? Nasıl olsa kimse gelip de söylediklerimizi denetleme terbiyesizliğini göstermeyecektir.
Hem çalkantılı hem de boş bir hayat sürülüyor. Gazetenin zihne yönelik yapay uyarıcılığı, haberlerin ilgiyi dünyanın beş kıtası arasında dolaştırırken sergilediği hafiflik, pek çok insanın kitap okumayı yavan bulmasına yol açıyor.