Ah! Yaşamak ne tatlı! Her şeye rağmen, her ihtimale, her şüpheye hatta her tecrübeye, her kaanete rağmen yaşamak; kainatta insanlar için saklı bin türlü zevk ve sevinç imkanlarından avuç dolusu faydalanmak ve kendimizi ezeli ve yanılmaz tabiatın kanunlarına bırakarak devamlı bir yanlış kaynağı olan beynimizin icat ettiği bir takım rahatsız edici ve muzip malihulyalardan - kuruntulardan - kaçmak; her dakikanın kendine mahsus özünü alıp, tortusunu günler selinin akışına bırakmak, bundan daha yüksek hakimlik - hikmet -, bundan daha doğru bir hayat presibi olabilir mi ?
“ İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur. Bana zaten bu ikisi birlikte pek olmuyor gibi geliyor. Gerçekten akıllı bir adama bakıyorsun, hiç de iyi biri olmadığını görüyorsun…”