bir kulübem olsun başımda başka bir şey istemem. insan nasıl olsa geçinir. kan içer hekim hoşafı içtim der. ekini belli etmez. ah bir kulübem olsa başımda.
Sen dört vaktin içinde doğuşunu beklediğim
Bilmediğim göremediğim âlemleri,
Tanrının beğendiği aşkları bana açmalısın sır çiçeğim
Sen dört vaktin birinde maviliğini özlediğim
Kutsal çöl sularından daha bir serin ve berrak
Bereket olup akmalısın...
Sen dört vaktin sonunda kahkahalarını beklediğim
Dilsiz çocuklardaki anlatış kadar mânalı derin
Haykırış olup taşmalısın dudaklarımda.
Nisan yağmurları inceliğinde akmalısın akşamlarıma
Yorgun yıldızları yeniden kurup
Zamanı durdurduğum, ak zambaklar ışığında
Arayıp bulduğum çağrılı ses olmasın bahçelerimde..
Sen dört mevsim yıllarını gözlelediğim sır çiçeğim
Bana esmelisin tüm mutluluklardan
Daha bir rayihalı ve parlak
Gururlanan lotüs çiçeklerini çıldırtarak.. Ağaran bir günün penceremden artık Eksildiği duyarsan,
Dört vaktin birinde kapımda iri bir örümcek
Ve bitirilmiş bir ağ görürsen
Bil ki çoktan ölmüşüm.
Tüm güzelliklerinin bittiği yerde
Sırlarınla örtülmüşüm...
Müslüman dinsel sağcı hareketler bir dizi ortak özelliğe sahiptir aslında, bu özellikleri dünyadaki bütün dinsel sağ hareketler gösterir.
İlk olarak, inancın temellerine ve modern aşırılıkların üzerine gölge düşürmediği bir geleneğe dönüş talep ederler. Ciddi bir biçimde incelendiğinde bunun, "İslami topluma" dair yaratıcı bir fikir (bir yeniden/inşa) olduğu görülür; bilinen herhangi bir tarihsel geçmişe ya da surelerin lafzına (düzanlamına) göre yorumlanmasına dönüş anlamını taşımaz. Her zaman bir seçme ve yorum söz konusudur.
İkinci olarak, tek sahih hakikate kendilerinin sahip olduğu iddiası ve Müslüman olsun olmasın, diğer bütün görüşlere karşı hoşgörüsüzlük vardır. Kendileriyle aynı görüşte olmayan Müslümanlara asla özgürlük alanı tanınmaz, İslam'ın tehlike altında olduğu, bu yüzden kendi görüşlerine karşı gelenlerin hain olduğu iddiası öne sürülür -böylelikle baskı için de bahane elde edilmiş olur (Helie-Lucas, 1993).
Üçüncü olarak , kendi go rüşlerini ailelerinin baskısıyla dayatmak için iktidar arayışı söz konusudur.
Dördüncü olarak, esas alınan kimlik cemaati ümmettir ve diğer bütün kimlik yerleşimi (ulusal, etnik, meslekî) geçersiz sayılır.
Beşinci olarak, 'Batı feminizmi'ni sonuç olarak eleştirirler ve kadınların otonomi elde etme çabalarının tümünü, yabancı, Batılı ve gayri İslami olarak damgalamaya çalışırlar.
Son olarak, kadınları (cinsellikleri dahil) erkekler tarafından kontrol edilmesi hedefi ve kadınların neleri yapabileceği, neleri yapamayacağı konusunda yasalar çıkarma ve bunlara uymayanları cezalandırma isteği söz konusudur.
Başka tür bir soru da, hukuk ve tıp mesleği gibi yerleşik ataerkil düzenin iki güçlü kolunun, bu konularda neden böylesi ne "açık fikirli" bir yaklaşım benimsediği ve kadınlara neden böylesine geniş kontrol alanı tanıdığıdır. Bütün toplumlarda olduğu gibi, İslâm toplumlarında da geliştirilen kanunlar, onları yapanların bakış açılarını
Öyle parçalandım ki ömrümde
Sevgiyle öfke arasında,
Sevgimi öfke vurdu
Öfkemi sevgi kaçırdı
İçim parçalandı arada
Bi de bigün baktım gökyüzüne bi bayram gecesi
Bi kestane fişeği açmış yedi rengimden
Yağıyorum çocukların üstüne