Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İ. B.

Bir dilde bazı ifadeler vardır. O ifadeler yaşadığı sürece o dili kullanan insanlar bozulmaz. Lütfen, seviyorum, teşekkür ederim, üzüldüm, halden anlamalıyım, bilmiyorum, özür dilerim, düşünmeliyim, uzman değilim, haddimi aşamam, bağışlayın, buna layık değilim, zarar veremem, kendimi geliştirmeliyim, başkalarını umursuyorum, yanılabilirim. Daha bir sürü örneği var...
Reklam
Baba İlyas: İcap ederse Mirza'nın işini bilahare öldürücü yumruğumla da hallederim. Midyeci, ağzı açık: Hakikaten tek yumrukla adam öldürebilir misin? Baba İlyas: Elbette. Öyle olmasa öldürmeyici yumruk derdim
It was a war that was inevitable because it was a war that everybody wanted.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Reklam
(TR) Her birimizin kendi eşiği vardır, dostum. Asker olalım veya olmayalım, o eşiği aşıp da… başka bir şeye dönüşmeden önce ancak bir yere kadar dayanabiliriz. Öyle yaptığımızda da etrafımızdaki dünya farklılaşmış gibi gelir ama sadece bize göre. Bakış açımız değişse de, bu değişikliğin akılla bir ilgisi yoktur - görürsün ama hissetmezsin; veya ağlarsın ama kendi ızdırabına sanki başka bir yerden, dışarıdaki bir noktadan bakarsın. Orası cevap bulunacak bir yer değildir Lull, zira orada bütün sorular yanıp kül olur. Daha fazla veya daha az insan olmak - karar sana kalmış. (EN) Each of us has his own threshold, friend. Soldier or no, we can only take so much before we cross over... into something else. As if the world has shifted around us, though it's only our way of looking at it. A change of perspective, but there's no intelligence to it – you see but do not feel, or you weep yet look upon your own anguish as if from somewhere else, somewhere outside. It's not a place for answers, Lull, for every question has burned away. More human or less human – that's for you to decide.
(TR) Fani toprakta yürüyen bir tanrı, arkasında kandan bir iz bırakır. (EN) A god walking mortal earth trails blood.
(TR) Yüzbaşı yanında belirdi. "Uşaklar olarak," diye alçak sesle konuştu Lull, "sağ kalabilirler, diğer soylu ailelere satılabilirlerdi. Şimdi ellerinde kılıçlarla can verecekler. Şu sessizliği duyabiliyor musun, Duiker? Ne anlama geldiğini biliyor musun? Bence biliyorsun - hem de çok iyi." (EN) The captain appeared at his side. 'As servants,' Lull softly rumbled, 'they might have survived, been sold on to other noble families. Now, with swords in their hands, they will die. Can you hear this silence, Duiker? Do you know what it signifies? I imagine you do, all too well.'
(TR) Ancak cahiller bir gaye bulup ona sımsıkı tutunurlar çünkü o gayenin içinde önemlilik illüzyonu yatar. İman, bir kral, bir kraliçe, bir imparator veya intikam... hepsi de ahmakların kalesidir. (EN) It’s the ignorant who find a cause and cling to it, for within that is the illusion of significance. Faith, a king, queen or Emperor, or vengeance... all the bastion of fools.
Wickanlar güç armağanının asla bedava olmadığını biliyorlar. Aralarındaki seçilmişlere gıpta etmiyorlar çünkü gücün ne bir oyun ne de şana ve servete dikilecek ışıltılı bir bayrak olmadığının farkındalar. Hiçbir şeyi allayıp pullayarak saklamadıkları için, hepimiz görmek istemediklerimizi görüyoruz: Güç zalimdir, demir ve kemik kadar serttir ve de yıkımdan beslenir.
Reklam
It's the ignorant who find a cause and cling to it, for within that is the illusion of significance. Faith, a king, queen or Emperor, or vengeance . . . all the bastion of fools.
Name none of the fallen, for they stood in our place, and stand there still in each moment of our lives. Let my death hold no glory, and let me die forgotten and unknown. Let it not be said that I was one among the dead to accuse the living.
Zaman bizi inançlı kılar. Zamansızlık ise inançsız.
Geçit verdiğin her kötülük zamanla sıradanlaşır. Asıl sorun o kötülüklere alışmanın, onları söküp atmaktan daha kolay olmasıdır.
Whatever evil you let ride becomes commonplace, eventually. Problem is, it's easier to get used to it than carve it out.
112 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.