Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhammed Yıldız

Muhammed Yıldız
@istikbalislamindir
"Bir senelik rızkını bir oturuşta yemediğin gibi, bir senelik ibadeti de şimdiden düşünüp dert etme!"
Şair’ül İslam Yunus Kokan
Şair’ül İslam Yunus Kokan
O güzel çayırın koyu yeşil bir tarafında, çamaşır yıkayan askerlerim saf saf dizilmişler. Gayet güzel sesli biri ezan okuyordu. Ey Allah’ım! Bu ovada onun sesi ne kadar güzeldi… Bülbül bile sustu, ekinler bile hareketten kesildi, dere bile sesini çıkarmıyordu. Herkes, her şey, bütün mevcudat onu, o mukaddes sesi dinliyordu. Ezan bitti. O dereden ben de bir abdest aldım. Cemaatle namaz kıldık. O güzel çayırın üzerine diz çöktüm. Bütün dünyanın dağdağa ve debdebelerini unuttum. Ellerimi kaldırdım, ağzımı açtım ve dedim: “Ey Rabbim! Ey şu öten kuşun, şu gezen meleyen koyunun, şu secde eden yeşil ekin ve otların, şu heybetli dağların Hâlıkı! Sen bütün bunları Türklere verdin; yine Türklerin olsun! Ey Rabbim! Şu kahraman askerlerin bütün dilekleri; ism-i Celalini İngilizlere ve Fransızlara tanıtmaktır. Sen bu şerefli dileği ihsan eyle ve huzurunda titreyerek, böyle güzel ve sakin bir yerde Sana dua eden biz askerlerin süngülerini keskin, düşmanlarını -zaten kahrettin ya- bütün bütün mahveyle!” Valideciğim, çamaşır falan istemem, paralarım duruyor. Allah razı olsun. Oğlun Hasan Edhem 4 Nisan 1331 (17 Nisan 1915)
Kutlu YayıneviKitabı okudu
Reklam
Başımı kaldırdım, gölgesinde istirahat ettiğim ağacın yapraklarına baktım. Hepsi benim sevincime iştirak ettiğini, yaptıkları rakslarla anlatmak istiyordu. Diğer bir dalına baktım; güzel bir bülbül, tatlı sedasıyla beni tebşir ediyor, hissiyatıma iştirak ettiğini ince gagalarını açarak göstermek istiyordu.
Kutlu YayıneviKitabı okudu
Gözlerimi biraz sağa çevirdim, güzel bir yamacın eteklerindeki muhteşem çam ağaçları kendilerine mahsus bir seda ile beni tebşir ediyorlardı. Nazarlarımı sola çevirdim, cığıl cığıl akan dere, bana validemden gelen mektuptan dolayı gülüyor, oynuyor, köpürüyordu…
Kutlu YayıneviKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Valideciğim, Nasihat-âmiz mektubunu, Divrin ovası gibi güzel, yeşillik bir ovacığın ortasından geçen derenin kenarındaki armut ağacının gölgesinde otururken aldım. Tabiatın yeşillikleri içinde mest olmuş ruhumu bir kat daha takviye etti. Okudum, okudukça büyük büyük dersler aldım. Tekrar okudum. Şöyle güzel ve mukaddes bir vazifenin içinde bulunduğumdan dolayı sevindim. Gözlerimi açtım, uzaklara doğru baktım. Yeşil yeşil ekinlerin rüzgâra mukavemet edemeyerek eğilmesi, bana, annemden gelen mektubu selamlıyor gibi geldi. Hepsi benden tarafa doğru eğilip kalkıyordu ve beni, annemden mektup geldi diye tebrik ediyordu.
Kutlu YayıneviKitabı okudu
31 Mayıs 1915 Pazartesi Sebeb-i hayatım, feyz-i refikim Sevgili Babacığım, Valideciğim. Arıburnu’nda ilk girdiğim müthiş muharebede sağ yanımdan ve pantolonumdan kurşun geçti. Hamdolsun kurtuldum. Fakat bundan sonra gireceğim muharebelerden kurtulacağıma ümidim olmadığından bir hatıra olmak üzere, şu yazıları yazıyorum.
Kutlu YayıneviKitabı okudu
Reklam
Üsteğmen Zahid’in Eşine Son Mektubu
Bugünlerde, her zamankinden daha önemli muharebelere gireceğiz. Bilirsin, her muharebeye giren ölmez. Fakat eğer ben ölürsem sakın gam yeme… Beni ve seni yaratan Allah, bizi nasıl dünyada birbirimize nasip etti ise, benden şehitlik rütbesini esirgemediği takdirde elbette ruhlarımızı da birbirine kavuşturur.
Kutlu YayıneviKitabı okudu
Çanakkale Harbi’nde mektuplardaki yazışmalar çok duygusal ve çok anlamlıdır. Bu mektuplarda bir taraftan karşılıklı özlemler dile getirilirken diğer taraftan da iman ve vatan aşkı, şehitlik duygusu ve arzusu ifade edilir.
Kutlu YayıneviKitabı okudu
Kınalı Hasan, cebinden çıkan, annesine yazdırmak istediği mektubuna şu şiirle başlamıştır: “Anam yakmış kınayı aday diye, Ben de vatan için kurban doğmuşum. Anamdan Allah’a son bir hediye, Kumandanım! Ben İsmail doğmuşum.”